Sinan KAVRAKOĞLU
  • 09/08/2017 Son günceleme: 09/08/2017 11:23
  • 8.015

Tayyip Bey, baba ocağı Güneysu’da hemşerilerine referandum sonuçlarına yönelik sitemle karışık, “Güneysu neden bir numara olmadı? Rize neden bir numara olmadı?” sorularını sordu ve 2019’da bunun acısını çıkarmalarını beklediğini ifade etti.

Ben size iki örnek vereyim. Belki bazı teşkilatların ve belirleyici unsurların nasıl bir ihanet içinde olduğunu anlarsınız.

Biri doğduğum ve çocukluğumun geçtiği Kalkandere, diğeri Erzurum’un Aziziye ilçesi…

Bu arada peşinen söyleyeyim, Kalkandere’nin kahir ekseriyetinin Tayyip Erdoğan sevgisini ölçemezsiniz. 16 Nisan Referandumu % 81, Cumhurbaşkanlığı seçimi % 86…

Kalkandere’de 2004 ve 2009 seçimlerine aynı Belediye Başkan adayıyla giren AK Parti’nin 2014 seçimleri öncesinde yaptırdığı anket ve temayüllerde AK Parti aday adayı olan farklı bir isim üzerinde adaylık açık ara yoğunlaşır. Adaylık son ana kadar o kişi üzerinde görünürken bölge milletvekilleri ve ilçe teşkilatının (nedense) yoğun çabası sonucu iki dönemdir devam eden mevcut başkan ile devam kararı çıkar. Kalkandere’nin ileri gelenleri ve kurucu ruh ne kadar ikaz etse de bu durum değişmez. Mevcut isim Tayyip Bey’in önüne gelir ve kendisi ikna edilir.

Bu gelişme üzerine temayül ve yoklamalarda açık ara önde çıkan isim 2009 seçimlerinde % 15 oy alan SP’den davet alır ve adaylığını koyar. Sonuç mu? Saadet Partisi % 55 ile Belediye Başkanlığını kazanır. AK Parti ise % 43’le ikinci parti olur. Yani hiçbir dönem % 81’in altına düşmeyen Kalkandere’nin bu günkü Belediye Başkanı Saadet Partisindendir. Ve bu durumun tek sorumlusu bölge milletvekilleri, ilçe ve il teşkilatıdır

İkinci örnek Erzurum’un Aziziye İlçe Başkanlığı’na atanan Selim Alak. Değişim sürecinde kurtarıcı(!) diye göreve getirilen bu utanmaz adamın 17-25 Aralık sürecinde attığı alçakça tweetler ortaya çıkınca hemen görevden alındı. İyi de bu adam paraşütle inmedi ya Aziziye İlçe Başkanlığı’na.

Her iki örnekte de referans olan, göreve getiren, aracı olan ve olur veren partililer kimdir? Ne yaparlar? Ne işe yararlar? Bunlar ya beceriksiz ya da hain. Her iki durumda da bu partide böyleleri artık barınamamalı!

Daha yakından bir örnek vereyim! Beykoz

2014 yerel seçimleri öncesinde, aday adayları ortaya çıktıktan sonra partinin tüm kademelerinde görevli birçok yetkilinin hangi aday adayları için hangi kapıları nasıl zorladığını, kimlerin merdiven altlarında ne pazarlıklar yaptığını, kimlere nasıl biat edildiğini gördük, yaşadık, biliyoruz! Bu durum maalesef siyasette kalitenin düştüğü seviyeyi gösteriyor. Tayyip Bey’in her geçen dönem çıtayı daha da yukarıya koymasının aksine, teşkilatlar her geçen dönem çıtayı düşürdü de düşürdü.  

Bunun nedenini de yine Tayyip Bey’in Rize İl Danışma Meclisi’ndeki şu sözleri çok net açıklıyor, “Bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum. Davası olmayan ve bulunduğu yerde milletimizin tamamını kucaklayamayan hiç kimse AK Parti'de yöneticilik yapamaz. Tüm arkadaşlarımdan ilçe ve il teşkilatlarımızda bu vasıflara uygun kadroların görev alması için gayret göstermelerini, bu yönde katkı sunmalarını rica ediyorum. Açık söylüyorum, 15 yıl öncesinin siyaset baronlarının tarzıyla AK Parti'de etkinlik kurmaya kalkan herkes karşısında beni bulur.”

Maalesef Siyaset Baronu kafasıyla İlçe Başkanlığı’nı despotça yapan isimler AK Parti’nin halkla olan o çok kuvvetli bağını yıllardır aşındırıyor. Yüzlerce taşeron işçiyi bir anda partiye düşman etmek her başarılı (!) yöneticinin harcı değildir. Başka bir örnek; tevafuk bu ya ülke genelinde 99 bayan milletvekili adayı ilan edilir. İşgüzarın biri çıkar o 99 rakamını Allah'ın 99 ismi ile kıyaslayarak tam da namaz vakti Paşabahçe’nin göbeğinde anons arabalarından müminlerin yüreğine adeta saplayıverir. Ya da Hz. Peygamber’in mübarek ismini Kutlu Doğum Haftası’nda mumlu-maytaplı doğum günü pastalarının üzerine yazarlar. Yazılabilecek daha çok fazla şeyler var ama konuyu kişiselleştirmek istemiyorum. Bütün bu sorumsuz ve incelikten uzak davranışlar yığınların bu davadan kopmasına yol açıyor, hassas yürekleri yaralıyor.

Bütün iyi niyeti ve devlet adamlığı tecrübesiyle ekibine güvenmek isteyen Erdoğan da doğruyu yapmak uğruna maalesef zaman zaman yanlış tavsiyelerin bedelini ödemek zorunda kalıyor. Şu bir gerçek ki yapılan her yanlışın bedelini Erdoğan bir şekilde ödedi. İnşallah bundan sonra ödemek zorunda kalmaz. Zira 2019’un bedeli siyaseten yok oluştur!

Sonuç olarak Tayyip Bey bu temizlik harekâtında başarılı olabilir mi bilinmez ancak bu yol kibir ve gurur abidesi hurdalarla artık yürünmez! Zira o kuvvetli bağ artık kopmak üzere.

Beykoz’da bir değişim olur mu bilmem ama başta Belediye Başkanımız Yücel Çelikbilek ve Dr. Ahmet Batu olmak üzere bu davayı sırtlayan, edep, tevazu ve vefa sahibi gerçek liderlere her zamankinden çok ihtiyacımız var…

Vesselam.

Yazarın Yazıları