A. Raif ÖZTÜRK
  • 01/06/2015 Son günceleme: 01/06/2015 00:12
  • 5.055

Bu seçimde, DOĞRU TERCİH çok kolaylaştı. Çünkü; bir tarafta halk çoğunluğunun tercihi olan istikrarlı bir iktidar var. Diğer yanda ise iktidar olmaktan ümidini kesmiş ve HAÇLI SEFERLERİ gibi kümelenmiş olan muhalefetin yalan ve uçuk vaadleri, kuyruk acılı Paralel Vatan HÂİNLERİ, PKK, DHCKP, bunlara yaslanmış olan HDP, tüm İÇ ve DIŞ şer güçler vs…. var. Ayrıca, Kırkpınar güreşlerindeki maskot minik çocukların kıspet giydikleri gibi, ortada dolaşan küçük partiler de var. Bunlar şahsi kin ve kıskançlıkla sahneye çıkmış, baronların beslemeleriyle de iktidarın ve istikrarın oylarını bölmek için teşvik edilmiş guruplardır. Merhum Lider Muhsin Yazıcıoğlu’nun önceki seçimlerde, “Bu kritik dönemde İktidarın %2 oy kaybı olmaması için İTTİFAK yapmadığı” çok anlamlıdır. Halkta da var olan bu akıllı, sağduyulu ve ferasetli anlayış, bugünkü egoist ve cüce başkanlarda maalesef yok!…

Buna rağmen, bu hassas konuda hem çok temkinliyim, hem de çok müsterihim. Çünkü bu konuda çok ciddi araştırmalar yaptım ve ‘Sempozyum Tebliği’ hazırlayarak, K. Üniv.’de Rektör ve akademisyenler huzurunda bu tebliğimi sundum. Sizler de müsterih olunuz…

Bediüzzaman Hz. R. Nur talebelerini, “İman ve Kur’ân hizmetleri adına” siyasetten men ediyor. Ancak, seçimden seçime ‘bir nebzecik ilgilenmekle bile doğru karar verebilmemiz’ için, bize ŞABLON hükmünde prensipler veriyor. İşte ilki; Münazarat, 51 ve 52. Sayfalar:

-“Muhâli taleb etmek, (olmayacak bir şeyi istemek) kendine fenalık (kötülük) etmektir. Zerratı günahkârlardan mürekkeb bir hükûmet, (her bir ferdi günahlarla karışık bir hükümet,) tamamıyla masum (günahsız-kusursuz) olamaz. Demek, nokta-i nazar, (bakış açımız) hükûmetin hasenâtı seyyiatına tereccuhudur. (..yani tercih sebebiniz, hükümetin iyi işlerinin ve icraatlarının, kötü işlerinden fazla olmasıdır.) Yoksa seyyiesiz (günahsız-kusursuz) hükûmet, muhal-i âdidir. (Az düşünenlerin de bile bileceği, asla mümkün olmayan bir hükümettir.) Ben öyle (düşünen) adamlara, ANARŞİST nazarıyla bakıyorum. Zira onlardan birisi -Allah etmesin- bin sene yaşayacak olsa, âdeta mümkün hükûmetin hangi suretini görse, (her türlü hükümeti denese) hülya (tatlı düş, hayal, kuruntu) ile yine razı olmayacak. Şu hülyanın neticesi olan meyl-üt tahrib (kırıp, döküp, tahrip etmek eğilimi) ile o sureti (mevcut gidişatı) bozmağa çalışacaktır…”   Bediüzzaman

Şimdi şu paragrafın, mesaj yani şablon yönünü özetleyelim: “Kusursuz bir hükümet bulmak imkânsızdır. Oy vermedeki bakış açımız; mevcut hükümetlerin iyi işlerinin ve icraatlarının, var olan kusur ve günahlarından fazlalığına bakmak olmalıdır. Eğer iyi işleri, günah ve kusurlarından fazla ise o hükümete zarar vermeye çalışmak, bir nevi ANARŞİSTLİKTİR, bozgunculuktur. Artısı, eksisinden fazla olan hükumetleri beğenmeyenlere, ANARŞİST nazarıyla bakılabilir. Çünkü her fert kusurlarla dolu olduğu için, fertlerden müteşekkil hükümetin kusursuz olmasını beklemek, tatlı bir hayaldir ve imkânsızdır. Böyle davrananlar ise bozgunculuklarıyla, öncelikle kendilerine kötülük etmiş olurlar…”

Bugün; özellikle iç ve dış mukaddesat düşmanlarının, ülkemizin “İslâm âlemine lider olmasından ürktükleri için”, kurdukları haçlı seferleri gibi sinsi tuzaklara karşı, hareket tarzımızı belirlemek maksadıyla, Bediüzzaman Hz.’nin bu konudaki engin ilmine müracaat ettik. Onun müthiş ve anlamlı cevabı işte böyleydi! Aksi halde her kafadan farklı sesler çıkacağı için, bu bölünme ve parçalanmadan, sürekli ŞER GÜÇLER istifade edecekler…

  • Suriye, Mısır, Filistin ve diğer kan ağlayan İslâm ülkelerinin ahvâli, işte böyle sinsi plânlarla “bölünerek”, o tuzaklara düşmelerinin acı bir neticesidir. 57 İslam ülkelerinin tamamının, şer güçler tarafından işgali de, o İslâm ülkelerinin ümit bağladıkları Türkiye’nin de güçsüzleştirilerek, pasifize edilmesine bağlıdır.

Bu nedenle ülkemizde estirilen şu fırtınalar, kara bulutlar, sinsi oyunlar, gezi olayları, 17 ve 25 Aralık darbe girişimleri, vb. olaylar, hep bu sinsi plânın sahnelenmiş hâlleridir. Bazı figüranlar; ablalarımız, abilerimiz veya kardeşlerimiz (!) de olsa, durum maalesef böyledir!...

İşte bu gerçekler ışığında, 7 Haziran seçimleri çok büyük önem arz etmektedir. İç ve dış tüm şer güçlerin ve İslâm düşmanlarının hedefi; elli küsur İslâm ülkelerinin ümidi olan Türkiye’nin gücünü kırmaktır. Ülkemizi koalisyonlara sürükleyerek, emir verebilmektir… Bu gücü kırdıktan sonra, koalisyonlarla, gerisi çorap söküğü gibi ‘emir altına alınacağı’ planlanmış olup; haram-helâl, yalan-iftira, doğru-yanlış, hak-hukuk tanımadan, sınırsız YALAN VAADLERLE, icraatlara KÖR bakış, habbe kusurları KUBBE göstermeler, sınırsız iftiralarla, her türlü saldırılara geçilmiştir. Hatta, Paralel-PKK arasında bile gizli anlaşmalar ifşâ olmuştur. Dış tüm ŞER güçler tarafından verilen emir ve talimatlar da bu doğrultudadır...

  • Bu tablo karşısında sağduyulu her aklıselimin, mutlaka SAVUNMASI gereken son ve TEK KALE, Türkiye’dir ve ürktükleri ve korktukları bugünkü istikrar ve iktidardır...

Evet, Bediüzzaman Hz.’nin buyurduğu gibi bu iktidarın da birçok kusurlarının ve yanlışlarının olduğunu da kabul edeceğiz. Bütün bunlara rağmen; İslâm’a, Kur’âna, Ülke kalkınmasına, sağlık reformlarına, ekonomiye, dev ulaşım yatırımlarına bakacak ve diğer yüzlerce önemli icraatlarını da dikkate alacağız. Diğer partiler içinde, güven verebilen tek bir alternatifinin dahi olmadığını da bileceğiz. Şimdi bu duygularla Bediüzzaman Hz.’nin, bu konudaki diğer sözlerine de, dikkatlice kulak vererek konumuzu noktalayalım:

-“..Hayat-ı içtimâiyeye (sosyal hayatımıza) ve vatanımıza dehşetli bir tehlike teşkil eden bu partinin (CHP’NİN) iktidara gelmemesi için, (o günkü-1950-60) Demokrat Parti'yi, Kur'an-ı Kerim, Vatan ve İslâmiyet namına muhafazaya (desteklemeye) çalışıyorum." (Emirdağ Lhk.-2.)

Bediüzzaman Hz.’nin oy verme konusundaki şablonu çok nettir: “Yüce Dînimizin men ve reddettiği Irkçılığı savunmayan (!), İslâm’a müsamahakâr olan, muhafazakâr, KİTLE ve SAĞ bir partiye, tereddütsüz OY verilmelidir.” Bu günkü AKP bu şablona, o günkü DP’den çok çok daha uygun olduğu, çok net ortadadır. (İsimler değişebilir fakat bu şablon değişmez.)

NOT: Bu gün bu konuya çok önem vermemizi merak ederlere, Bediüzzaman Hz.’den bir hatıra ile cevap vermek istiyorum. Üstadın talebesi M.Fırıncı Ağabey anlatıyor: Üstadın o günkü Demokrat Parti LEHİNDE açıkça tavır almasını, muhalif basın diline dolayınca, talebelerinden birisi bundan tedirgin olmuştu. Üstad ona şu cevabı vermişti: “Ne var bunda? Demokratlar Dine yardım etti, Din de Demokratlara yardım ediyor.”...Bizler de Yüce dinimize, Vatanımıza, Milletimize böylesine müthiş imkânlar sunan bir iktidarı takdir ediyor, ŞER İTTİFAK karşısında, AKP’yi Allah cc rızası için destekliyoruz…

Yazarın Yazıları