A. Raif ÖZTÜRK
  • 01/01/1970 Son günceleme: 24/07/2012 00:11
  • 13.562

Herkes çok iyi bilir ki, yalan söyleyenler asla sevilmezler.

Çünkü yalan, bütün kötülüklerin anasıdır. Şöyle ki:

Bir kimse yalan söyleyebiliyor ise her kötülüğü yapabilir. Sonra da bunları inkâr ederek veya yalan söyleyerek kurtulma ümidi vardır. Yalan söyleyemeyen yani doğru sözlü kimseler ise“ben bu kötülüğü yapmadım, çalmadım, içmedim, söylemedim, öldürmedim” v.s. diyemeyeceğine göre, o kötülüğe hiç tevessül etmez ve edemez. Her kötülükten ve yanlıştan kesinlikle kaçınır.

Çok önemli bir husus daha var. O da, yalan söylemeye veya vaad ettiğini yapmamaya iten en etken iki faktör vardır.

1.)    Başkalarından korkmak.

2.)    Âciz olmak veya âciz duruma düşmek.

Böyle durumlara düşmemek için de insanoğlu, Yüce Rabbimizin İnşirah Sûresinin 7. ayetinde emir buyurduğu gibi, çok ÇALIŞKAN ve güçlü olmalıdır. Yani tembel olmamalıdır ve elindeki işi bitirdikten sonra hemen başka bir işe başlamalıdır.

-“..O halde bir işi bitirince, hemen başka işe giriş, onunla uğraş.” (S. 94/ Â.7)

Netice olarak, daima doğru söyleyen ve güzel işler yapanları, herkes çok sever…

Bu girizgâhtan sonra, doğru sözlü olanları yani mutlaka çok sevilmesi gerekenleri de iyi tanımamızın gerektiği ortaya çıkmaktadır.

Çünkü; doğru sözlüler, sevilmeye en çok lâyık olanlardır…

 

  • Sizce, en çok sevilmeye lâyık olan, yani en doğru sözlü kimdir?

Aklınızda mutlaka bazı kimseler vardır, fakat konunun dağılmaması için ben hemen arz edeyim.

—Şu kâinatta en doğru sözlü olan varlık Allah’tır c.c. Ve O’nun kelâmı olan Kur’ân-ı Kerimdir. Çünkü O c.c. acizlikten tamamen Müberra olup, Ganiy-yi Mutlaktır ve sınırsız bir Kudret sahibidir. (Yani yukarıdaki o “en etken iki faktör” asla yok…) Verdiği sözü yerine getirmesi için sadece “KÜN” yani “OL” demesi yeterlidir. Âdil-i Hâkîmdir.

Koca Kâinatı sapan taşı gibi evirip çevirmesi bile ona hiç zor gelmez.

Bu Kâinât büyüklüğünde nice Cennetler yaratması, O’nun (c.c.) için işten bile değildir.

Şimdi de; geçmişi ve geleceği hakkıyla bilen O en doğru sözlü olanın (c.c.), bizlere olan hitaplarına bir göz atalım:

  • Zümer s., 55. âyet:

Siz farkında olmadan, ansızın başınıza azap gelmezden önce, Rabbinizden size indirilenin en güzeline (Kur'an'a) tabi olun. O’nun emir ve yasaklarına uyun…

  • Furkan s., 1. âyet:

Âlemlere uyarıcı olsun diye, kulu Muhammed'e Furkan'ı indiren Allah, yüceler yücesidir...

  • Bakara s., 119. âyet.:

Doğrusu biz seni Hak (Kur'an) ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen Cehennemliklerden sorumlu değilsin...

  • Fâtır s., 37. âyet:

Onlar orada (Cehennemde): “Rabbimiz! Bizi çıkar, (önceki) yaptıklarımızın yerine iyi işler yapalım!” diye feryat ederler. Onlara “..size, düşünecek kimsenin düşünebileceği kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı (bir Peygamber) de gelmedi mi? (Niçin inanmadınız?) Şimdi tadın azabı! Zalimlerin yardımcısı yoktur.” Denilecek.

·         Ey şanlı Peygamber! Biz seni insanlar hakkında şahit, müjdeci, uyarıcı, Allah'ın izniyle O'nun yoluna dâvet eden bir peygamber ve karanlıkları aydınlatan bir lamba olarak gönderdik. 33. S./45-46. A. [2.S.,143.Â.]

En doğru sözlü olanın (c.c.), yukarıdaki âyetlerinden de anlaşıldığı gibi, müşriklerin dahi“Muhammed-ül EMÎN” demeye mecbur oldukları, en doğru sözlü insan da, Yüce Peygamberimizdir ve O’da (s.a.v.) sevilmeye en lâyık olandır. Doğru sözlü olduğu içindir ki, müşrikler dahi kendi aile fertlerine bırakmaya kıyamadıkları kıymetli cevherlerini, Hz. Muhammed’e (s.a.v.) emanet ediyorlardı…

 

Şimdi de o en doğru sözlü Peygamber efendimizden, birkaç altın kural hatırlayalım:

  • “Allahü teâlânın, bir kulunu sevmemesi, onun faydasız meşgûliyetlerle uğraşmasından anlaşılır. (Zararlı şeylerle meşgul olmanın bedelini ise siz düşünün.)

  • Bir kimsenin, çocuğunu İslâm ahlâkıyla terbiye etmesi ve ona edep öğretmesi her gün bir miktar sadaka vermesinden çok daha hayırlıdır.

  • Atalarınıza hürmet ediniz ki, çocuklarınız size hürmet etsin! İffetli olunuz ki, aileleriniz iffetli olsun!

  • Musîbetlerin en büyüğü, (kendisine sermaye olarak bahşedilen) ZAMANI, faydasız şeylerle geçirmektir.

  • Her insan yaşadığı hâl üzere ölür ve her kul öldüğü hâl üzere diriltilir.

  • Müslüman temiz toprağa benzer: ona her şey atılır, ezilir, hakaret görür; ama ondan hep güzel şeyler çıkar. (Meyveler, sebzeler, çiçekler, kıymetli madenler v.s.)

  • Nerede olursanız olun, bana salât ve selâm edin. Zira sizin salât ve selâmlarınız bana ulaşır." (Aynı anlamda âyet de vardır. AHZÂB Sûresi, 56. Âyet. = Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salevat getirirler. Ey müminler! Siz de ona [Hz. Muhammed’e] salevat getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin.)

 

BİZ FARK ETMEDİK DİYE, HAYAT ve HAKİKAT ANLAMINI KAYBETMEZ.

ZÎRA HAYAT ve HAKİKAT, ANLAMINI BİZDEN DEĞİL, ONU VERENDEN c.c. ALIYOR…Vesselâm.

Yazarın Yazıları