A. Raif ÖZTÜRK
  • 01/01/1970 Son günceleme: 17/03/2013 23:11
  • 14.841

Basında büyük bir ilgiyle karşılanan haber şöyleydi:

 “İki ay içinde, camide 80 vakit namaz kılana bedava TABLET verilecek!”

Haberin bir bölümü:

Yozgat'ın Akdağmadeni ilçesine bağlı Dayılı Köyü Camii İmamı Cebrail Öztürk, iki ay içerisinde 180 vakit camiye gelen çocuklara tablet bilgisayar hediye edecek. İmam Öztürk, çocukların bilgisayar teknolojisi ve internete olan ilgilerini değerlendirmek istediklerini söyleyerek, çocuklara namaz kılma alışkanlığını kazandırmak ve camiye olan sevgilerini artırmak için farklı projeler hazırladıklarını ifade etti. Öztürk, ''Her vakitten sonra çocuklarımıza birer kupon veriyoruz. Tablet bilgisayarı almak isteyen 50 öğrencimiz 180 vakti tamamlamak için sabah namazı dâhil vakit namazlarının çoğunu camide cemaatle kılıyor. İki ay sonunda 180 kuponu tamamlayan çocuklarımıza tablet bilgisayar dağıtacağız'' dedi.

 

 

 

·    Bu haberi okuyunca öncelikle, büyükler için de teşvik edici olarak neler yapılabileceğini düşünmeye başladım. İlk aklıma gelen fikir şöyleydi.

Şayet, güvenilir bir işadamı şöyle bir ilân verse:

“..Farz namazlarını, bir ay boyunca sürekli camide, cemaatle kılana bedava sıfır Km.’de vasat(yaklaşık 50-60 000 TL değerinde) birer otomobil hediye edeceğini” vaad etse, acaba o semtin camisi bir ay full çekmez mi? diye aklıma geldi.

·     Böyle bir kampanyaya veya muhtemel ilgiye siz ne dersiniz acaba?...

Elbette, “bu iş adamının, vaadini yerine getireceğine İNANMAYA bağlıdır” diyeceksiniz ve devamla da:

1.   Kesinlikle sözünden dönmeyen bir işadamı ise elbette o camide bir ay hiç yer bulunamazdı.

2.   Sabah cami açılmadan, soğuklarda bile bir sürü bekleyenler olurdu.

3.   Kısa aralıklı namaz vakitlerinde eve gidilmez, orada beklenir ve sohbetler edilirdi.

4.   Saatlerin alarmları, her vakit için çifter-çifter kurulurdu.

5.   Yolda aksilikler çıkıp gecikme ihtimalleri hesaplanarak, evden erken çıkılırdı.

6.   Konu komşuya; “..aman uyuya kalırsam beni mutlaka ara ve uyar, tamam mı”diye tembihler edilirdi.

7.   Birinin oyalamasıyla bir vakit namaz kaçırılsa, o kişiyle kavga edilir, hatta küsülürdü.

8.   Bu kampanyayı sonradan duyanlar tarafından, “..yahu sen ne biçim insansın? Ne biçim dostsun! Ne biçim arkadaşsın! Böyle bir avantajı, bana daha önce niçin haber vermedin? Yazıklar olsun sana!” ..diye azarlanırdı.

9.  Şansınıza, o ay içinde yağan kar, yağmur, esen sert rüzgârlar, fırtına, hastalıklar,yorgunluklar, derbi maçları, hatta milli maçlar v.s. gibi hiçbir zorluk veya etkinlikler, sizi engelleyemezdi... Diyeceksiniz, değil mi?...

Evet, yeter ki o çok zengin işadamı tam güvenilir olsun. Vaad ettiği o avantajları verebilecek güçte olsun ve hak edenlere vereceğine inanılsın…

 

 

·    Saygıdeğer dostlarım.

Şimdi, dobra dobra, can alıcı şu üç soruya mutlaka doğru cevap bulmalıyız.

1.   Namazlarını camide cemaatle kılanlara, şu Kâinatının yaratıcısı, Ganiy-yi Mutlak (mutlak zengin) ve Cûd-u Mutlak (mutlak cömert) olan, vaadinden asla dönme ihtimali olmayan  Allah c.c., neler vaad ettiğine dair, en doğru sözlü olan Hz. Muhammed’e (SAV) acaba neler söyletmiş?...

Cevap:

Sadece sabah namazını cemaatle(camide) kılanlara verilecek mükâfat, DÜNYA ve İÇİNDEKİLERDEN daha HAYIRLIDIR… (Kütüb-i Sitte, C.8, S.424)

Şimdi, dünya ve içindekileri düşünelim. Önce sadece kendi semtimizdeki değerlere bakalım. Kaç tane jip, kaç lüx oto, kaç villâ, kaç kuyumcu veya döviz bürosu, kaç mağaza, kaçapartman, kaç fabrika ……… v.s. var? Bir düşününüz. Sonra da Dünya ve içindekileri düşünelim!

Şimdi ikinci soruya da mantıklı bir cevap bulalım.

2.  Acaba sabah namazına engel gibi gösterilen hangi bahane, şu dünyadan ve içindekilerden daha değerli olabilir?!...

Üçüncü acı soru da şu:

3.  Acaba Allahın c.c. vaadine mi güvenmiyoruz? Yoksa O’na c.c.  inanmıyor muyuz? İnanıyorsak ve güveniyorsak, bu ilgisizliğimizin sebebi nedir acaba?

4.  Bu sorulara doğru cevapları vermek çok zor, değil mi?...

·    Bediüzzaman Hz.’den bir ipucu alalım:

“Akıbeti (bu dünyadan nereye sevk edileceğini) görmeyen insan, bir dirhem (3 Gram)hazır lezzeti, ileride (ebedî hayatta) bir batman (7 697 Gr.) lezzetlere tercih eder.”

Yani insanın fıtratında böyle bir zaaf var.

Akıllı insan ise bu zaafın da farkında olarak, geçici lezzetlere asla tav olmaz. Hesabını iyi yapar ve öncelikle, EBEDÎ hayatta işe yarayacak olan levazımatın yatırımını yapar.

·   İbrahim Ethem Hz. gibi nice zâtlar, işte bunun için sultanlık saltanatlarını bile terk ederek, zikir hanelere kapanmışlardır.

Bediüzzaman Hz.’de kendisine teklif edilen yüksek makamları, 300 altın maaşı, Sait Halim Paşa yalısını v.s., işte bunun için elinin tersiyle iterek, çileli bir hayata talip olmuş ve tüm eziyetlere katlanmıştır...

 

·     Yüce Rabbimiz, insanların nasıl aldandığını şöyle ikaz ediyor:

“Vay onlara ki, ÂHİRETE İNANMALARINA RAĞMEN, BİLE-BİLE DÜNYAYI, ÂHİRETE TERCİH EDERLER. İnsanları da Allah yolundan çevirir de o yolu eğri büğrü göstermek isterler. İşte onlar haktan, doğru yoldan çok uzak bir sapıklık içindedirler…”(İbrahim Sûresi: 2-3. Ayet.)

·     Bugün, başka söze ne hâcet?

Yazarın Yazıları