CHP Beykoz’da HAYIR için sahaya çıkıyor

  • 0
  • 10835
CHP Beykoz’da HAYIR için sahaya çıkıyor
CHP Beykoz’da HAYIR için sahaya çıkıyor
CHP Beykoz’da HAYIR için sahaya çıkıyor
CHP Beykoz’da HAYIR için sahaya çıkıyor
CHP Beykoz’da HAYIR için sahaya çıkıyor
CHP Beykoz’da HAYIR için sahaya çıkıyor
CHP Beykoz’da HAYIR için sahaya çıkıyor
CHP Beykoz’da HAYIR için sahaya çıkıyor
CHP Beykoz’da HAYIR için sahaya çıkıyor
CHP Beykoz’da HAYIR için sahaya çıkıyor
CHP Beykoz’da HAYIR için sahaya çıkıyor
CHP Beykoz’da HAYIR için sahaya çıkıyor

CHP Beykoz İlçe Yönetimi, Başkanlık sisteminin hukuksal ve siyasal boyutunu masaya yatırdı.

Eski Milletvekili ve İstanbul İl Başkanı Berhan Şimşek ve İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu CHP Beykoz Örgütü’ne, Başkanlık sisteminin hukuksal ve siyasal boyutunu anlattı.

Açılış konuşmasın yapan CHP Beykoz İlçe Başkanı Mahir Taştan, vefatının 43. Yıldönümü olan 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü saygıyla andığını söyledi.

Yapılacak anayasa değişikliğinin herkesin anayasal haklarını kilit altına alacağını vurgulayan Taştan, Suriye Anayasası’nın 93. Maddesini okuyarak, “Cumhurbaşkanı bu anayasada tanınan sınırlar dâhilinde halk adına yürütme yetkisini uygular… AKP’nin Meclisteki anayasa paketi madde 8. Yürütme yetkisi ve görevi Cumhurbaşkanı tarafından kullanılır” ifadelerini kullandı.

Yine Suriye Anayasası ve yapılacak anayasa değişikliği arasında paralellik arz eden maddelere değinen Mahir Taştan, “Suriye Anayasası Madde 95. Cumhurbaşkanı bir veya daha çok Cumhurbaşkanı yardımcısı seçer, görevlerinin bir kısmını onlara verir Cumhurbaşkanı ayrıca bakanları atar istifalarını kabul eder, görevlerinden uzaklaştırır.

“Diktatör bir rejime tabi olacağız”

AKP Anayasası paketi madde 104. Cumhurbaşkanı yardımcıları ile Bakanlar Kurulu’nu atar ve görevlerine son verir. Suriye Anayasası Madde 107. Cumhurbaşkanı sebepleri açıklanmayan bir kararla halk meclisini fes eder, yani TBMM yok, halk meclisi adı altında meclis var…” şeklinde konuştu.

Mahir Taştan, Türkiye’de yapılacak anayasa değişikliğinin Suriye Anayasası’ndan birebir kopyalandığını ifade ederek, “artık CHP’de kavga zamanı, ötekileştirme zamanı bitmiştir.  2017 Ocak ayı itibari ile ya varız, ya da diktatör bir rejime tabi olacağız. Başka alternatifimiz kalmadı. Buradan bir kez daha tekrar ediyorum, bir tek CHP’li kalana kadar bu mücadele devam edecek. Bu anayasa hayata geçmeyecek” dedi.

Beykoz’dan TBMM’ye sesleniyorum; vicdanınız varsa, çocuklarınızın geleceğini düşünüyorsanız, diktatör anayasasına ‘hayır’ deyin. Hayır deyin ki, bu halk sizi ödüllendirsin. Bu anayasa ile TBMM saf dışı kalıyor. Halkın iradesi saf dışı kalıyor. 15 Temmuz’da demokrasi masalları uyduranlar diktatörlük dayatıyor.” cümlelerine yer veren CHP Beykoz İlçe Başkanı Mahir Taştan, “Hani demokrasi?” diye sordu.

12 Temmuz 1947 beyannamesi

Başkanlık sisteminin hukuksal ve siyasal boyutu başlıklı toplantıda konuşmacılara yarım saatlik süre tanındı. İlk sözü alan Berhan Şimşek’te konuşmasına İsmet İnönü’yü anarak başladı…  

Berhan Şimşek, 1946 yılında çok partili sisteme geçildikten sonra 1947 yılında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün, dönemin Başvekili Recep Peker ve Demokrat Parti’nin Genel Başkanı Mahmut Celal Bayar’ı yan yana getirmesine rağmen CHP’li Başvekil Recep Peker’in muhalefete şans tanımaz tutumundan vazgeçmemesi üzerine 12 Temmuz 1947 beyannamesini yayınladığını anlattı.

O dönemde İnönü’nün partili Cumhurbaşkanı olduğunu ve iktidar partisi olan CHP’nin muhalefete şans tanımaz tutumundan dolayı CHP tüzüğünde değişiklik yapılarak partili cumhurbaşkanı ibaresinin tüzükten çıkartıldığını kaydeden Şimşek, 1950 yılında da Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının, ‘bizim geçmişimizdir’ dediği Demokrat Parti’nin iktidara geldiğini söyledi.

Türkiye’nin birinci meselesi Başkanlık Sistemimi?

Demokrat Parti tarafından ise partili Cumhurbaşkanı ibaresinin tamamen kaldırıldığını ve Cumhurbaşkanı’na tarafsızlık ilkesi getirildiğini söyleyen Berhan Şimşek, “şimdi ülkede hiçbir sorun yokmuş gibi bir adamı başkan yapmanın peşindeyiz” dedi.

“O başkan olunca ekonomi mi düzelecek, Irak, Suriye meselesi mi düzelecek. Güneydoğu’da yaşanan acılar son mu bulacak? Hepimiz cefa içerisindeyiz. AKP oy veren vatandaşlar önce bunu düşünmeli; Türkiye’nin birinci meselesi Başkanlık Sistemimi, Suriye’mi, Irak mı, ekonomimi?” Diye soran Şimşek, “Türkiye’de bir dakikada yedi kişi aldığı kredilerden dolayı yasal işleme tabi tutuluyor. Konut kredisi, araç kredisi, tüketici kredisi, bir yangın yeri ülke, biz iki dudak arasında bir dilin iktidar olmasından geçen bir tek adam yönetiminin peşinde koşuyoruz” dedi.

Yedek milletvekilliği bir tuzaktır

Konuşmasının devamında değiştirilmesi öngörülen 21 madde ve yedek milletvekilliği konusunda da düşüncelerini partilileriyle paylaşan Berhan Şimşek, bunun bir tuzak olduğunu kaydetti. Bakan olan milletvekilinin, milletvekilliğinin düşmesi durumunda yerine kimin geleceğini soran Şimşek, yedek milletvekilliğinde hangi partiden milletvekili düşmüşse o partinin milletvekili geleceğini, yedek sıralamanın alınan oya göre olmayacağını söyledi.

Kaç tane 25 yaşında milletvekili var?

Seçilme yaşının 18’e indirilmesinin sebebini de, başkanlık sistemine karşı çıkan en büyük grup olan 18-21 yaş grubuna sus payı şeklinde yorumlayan Berhan Şimşek, “şu an parlamentoda seçilme yaşı 25 olmasına rağmen, kaç tane 25 yaşında milletvekili var? Hiç yok” diye konuştu…

1999 yılından beri Beykoz’da oturuyorum

Programın bir diğer konuşmacısı olan İstanbul Baro Başkanı Durakoğlu’da,  konuşmasına1999 yılından beri Beykoz’da oturduğunu, CHP Beykoz İlçe Başkanlığı’nın üyesi olduğunu ve kendisini yabancı hissetmediğini belirterek başladı…

“Türkiye’nin önündeki 5-6 aylık dönem, bu ülkenin tarihinde, o tarihin yeniden yazılmasını gerektirecek önemli değişimlerin beklendiği bir dönemdir. Ne olacaksa bu 5-6 ay içerisinde bu ülkenin tarihi ona göre değişecek ve ona göre yazılacaktır. Gelecek nesiller o tarihi okurken, bu 5-6 ayın o kadar önemli olduğunu görecekler…  Biz böylesine bir değişimi 2010 yılı 12 Eylül referandumunda da yaşamıştık” şeklinde konuşan Başkan Durakoğlu, o değişikliğin asıl amacının HSYK’nın yapısının değiştirilmesi olduğunu ve o değişiklikten sonra yargının cemaatin eline geçtiğini söyledi.

İstanbul Baro Başkanı Mehmet Durakoğlu şöyle konuştu:

O süreçten sonra Ergenekon ve Balyoz davaları cemaatin kumpaslarına dönüştü. TSK’nin itibarı ciddi biçimde yerle bir edildi. Bunda özellikle o sıralarda kararı verilen Ortadoğu siyasetine karşı duran Silahlı Kuvvetlerin itibarsızlaştırılması çok önemliydi. Bu yapıldı. Arkasından cemaatin yargı alanında ve başka alanlarda örgütlenmesini sağlayabilecek değişiklikler ortaya çıktı. 12 Eylül 2010 referandumu yüzde 58 ile geçmeseydi bunların hiç birisi olmayacaktı. İddia ediyorum, bunlar olmasaydı, Türkiye’de 15 Temmuz’da olamazdı…

Bence bir rejim değişikliğidir bu

Şimdi 12 Eylül 2010 referandumundan çok daha önemli ve başka bir noktadayız… Bence bir rejim değişikliğidir bu. Öyle bir sistem değişikliği falan değildir…

Bir kişisel taleple karşı karşıyayız, bunu görelim. Tayyip Erdoğan değil de bir başkası Cumhurbaşkanı olsaydı, biz gerçekten şimdi başkanlık sistemini konuşuyor olacak mıydık?

Bunu bir tek savunabilen Burhan Kuzu’dur. Onunda siyasete girmeden önce yazdığı kitaplarında da tersi yazıyor.  Tayyip Erdoğan bu ülkenin Başbakanı iken, bu ülkenin kürsülerinde bu ülkenin kuvvetler ayrılığından şikâyet etti. Bu çok önemlidir. Kuvvetler ayrılığını ayak bağı olarak gören bir insanın adı ne olursa olsun, partili Cumhurbaşkanıdır, başkanlık sistemidir. Hukuk karşısında böyle tehlikeli başka bir tablo doğamaz.

CHP Beykoz İçe Başkanlığı’nın düzenlediği Başkanlık sisteminin hukuksal ve siyasal boyutu” başlıklı panel konuşmaların ardından soru-cevap şeklinde devam etti.

Haber Merkezi

AK Parti Beykoz teşkilatında sarsıntı
Önceki AK Parti Beykoz teşkilatında sarsıntı
Müslüm Gürses'in duyulmamış şarkıları Beykoz'da tanıtıldı
Sonraki Müslüm Gürses'in duyulmamış şarkıları Beykoz'da tanıtıldı
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz