CHP Beykoz’da basın özgürlüğü paneli

  • 1
  • 7407
CHP Beykoz’da basın özgürlüğü paneli
CHP Beykoz’da basın özgürlüğü paneli
CHP Beykoz’da basın özgürlüğü paneli
CHP Beykoz’da basın özgürlüğü paneli
CHP Beykoz’da basın özgürlüğü paneli
CHP Beykoz’da basın özgürlüğü paneli
CHP Beykoz’da basın özgürlüğü paneli
CHP Beykoz’da basın özgürlüğü paneli
CHP Beykoz’da basın özgürlüğü paneli
CHP Beykoz’da basın özgürlüğü paneli

Hakkında casusluk fezlekesi hazırlandığı iddia edilen CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, Beykoz'da konuştu:

Hakkında casusluk fezlekesi hazırlandığı iddia edilen CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, Beykoz'da konuştu:

Cumhuriyet Halk Partisi (CH) İstanbul Milletvekili ve Sürekli Basın Kartı sahibi eski gazeteci Enis Berberoğlu, Can Dündar ve Erdem Gül'e destek verdi. Hakkında çıkan 'casusluk fezlekesi hazırlanıyor' haberleri üzerine de bir açıklama yapan Enis Berberoğlu, "Ben 30 yıl boyunca bu mesleği yaptım; savaş muhabirliği yaptım, Ankara muhabirliği yaptım, yurtdışı muhabirliği yaptım. Alınabilecek tüm riskleri aldım. Şimdi Can Dündar ve Erdem Gül'ün haberi yüzünden benim dokunulmazlığımı kaldıracaklarmış; umurumda değil... Ben 30 yıl bu kartla idare ettim, yaşadığım sürece de yine dokunulmazlık olmadan idare edebilirim. Ben kendimden eminim! Onlar emin olmadıkları için bu kadar bağırıp çağırıyorlar, tehdit ediyorlar" şeklinde konuştu. Öte yandan CHP Beykoz İlçe Başkanlığı tarafından hazırlanan panele, Başkan Mahir Taştan üzerinde bir 'Otizm Farkındalık tişörtü' ile geldi. Partilileri, Pazartesi günü saat 12.00'da Beykoz Belediye Meydanı'nda gerçekleştirilecek olan ve Beykoz Kaymakamlığı'nın da desteklediği Otizm Farkındalık Etkinliği'ne davet eden CHP Beykoz İlçe Başkanı Mahir Taştan, düzenledikleri panele katılımı dolayısıyla partililere ve Enis Berberoğlu'na teşekkür etti.

Kavacık'ta bulunan CHP İlçe Merkezi binasında 'Basında Yaşanan Sansür ve Basın Özgürlüğü' başlıklı panele, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, CHP Beykoz İlçe Başkanı Mahir Taştan, İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri ve partililer katıldı. İlk olarak kürsüye gelen ve bir açılış konuşması gerçekleştiren CHP Beykoz İlçe Başkanı Mahir Taştan, iş okulunda yeğeni Ozan Baran tarafından hazırlanan tişörtüyle kürsüye geldi. Kısa bir konuşma da gerçekleştiren Mahir Taştan, şu8nları söyledi:

Mahir Taştan: "Doğudakiler evlerine giremiyor, Batıdakiler evlerinden çıkamıyorlar!"

"Bugün karşınıza gördüğünüz gibi bir önlükle çıktım. Çünkü bugün, günlerden Otizm Farkındalık Günü... Beykoz Otistik Çocuklar ve Aileleri Yardımlaşma Derneği'nde (BOÇAY) yeğenim Ozan Baran'ın işokulunda hazırladığı 'Farkındalık Önlüğüyle' sizlere merhaba demek istedim.

Öncelikle biz farkında olalım... Gelin, Pazartesi günü Beykoz Belediyesi önünde saat 12.00 ile 13.30 arasında BOÇAY'ın etkinliğinde hep beraber olalım, birlikte duralım. Mavi kurdele takarak, onların yanında olduğumuzu gösterelim.

Sayın Cumhuriyet Halk Partililer... Panelimize hoşgeldiniz. Bugün bizi kırmayarak aramızda olan sayın 'basın üstadı' ve kıytmetli İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğlu'na huzurlarınızda teşekkür etmek isterim. Ülkemiz, çok zor bir dönemden geçmekte... Türkiye'nin maalesef tansiyonu düşmüyor. Aksine her geçen gün daha da çok yükseliyor. Her gün bu vatanın evlatlarını toprağa veriyoruz. Yıkılan aileler, yıkılan şehirler, patlayan bombalar bizleri de derinden üzüyor. Doğudakiler evlerine gidemiyorlar, Batıdakiler evlerinden çıkamıyorlar."

Mahir Taştan'ın ardından kürsüye davet edilen CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ise gündemde olan konularla ilgili düşüncelerini dile getirdi. Ulusal basının da takip ettiği ve eşzamanlı olarak haber merkezine görüntüyle konuşmaları ilettiği panelde konuşan Enis Berberoğlu, şunları kaydetti:

Berberoğlu: "Doğru haberi durdurmanın bir yolu yoktur!"

"Kimsenin başına gelmesin ama çok sayıda yaralı ve ölünün olduğu bir trafik kazası düşünün... Yakınlarınızın orada olup olmadığını merak etmez misiniz? Eğer İstanbul-Ankara yolu üzerinde ve seyir halinde olan bir yakınınız varsa, Bolu Dağı'ndaki tünelin kapalı olması size daha bir anlamlı gelmez mi? Batı'da ve Türkiye'de 'halkın bilgi alma hakkı' diye ifade edilen mesele, aslında hayatın ta kendisisidir.

Ben bu mesleğe başladığımda, yani 1970'lerin sonu ve 1980'li yılların başlarında, daktilo ile haber yazıyorduk. Şimdi artık bilgisayarla yazılıyor. Teleksle bürolara haberleri yetiştirirken, mumlu kâğıtlardan oluşturduğumuz şablonların fotoğrafın çekip, kamyonlara koyup, Anadolunun dört bir yanına dağıtıyorduk. Bugün ise şu konuşmam naklen yayınlanabilir. Otuz saniye sonra Twitter'da Facebook'ta görebilirsiniz. Artık bu iş hızlandı. Demek ki, buna bir talep var. Demek ki insanlar bilgi almak istiyor.

Bununla baş etmeye çalışmak, buna karşı çıkmaya çalışmak, insanlara bilgiyi ulaştırmamak için gayret sarf etmek, bildiğiniz düpedüz aptallıktır. O bilgi mutlaka ortaya çıkar, kamuoyuyla paylaşılır; gereği de yapılır. Can Dündar ve Erdem Gül'ün bastığı haber, doğrudur. Doğru haberi de durdurmanın yolu yoktur. Dünyada daha bunu bulabilmiş bir fani çıkmadı. Yani doğru bir haberin; öğrenilmesi, paylaşımı ve yayınını/basımını engelleyebilecek bir diktatör daha anasından doğmadı. Bu topraklarda da doğmadı, başka topraklarda da doğmadı. Meselenin özü budur."

Konuşmasını hakkında çıkan iddialara yanıt vererek sürdüren CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu, kendisine verilen Sürekli Basın Kartı'nı cebinden çıkararak, Beykoz partililere gösterdi. Yaklaşık 30 yıldır gazetecilik yaparken herhangi bir şekilde dokunulmazlığının olmadığını anlatan Enis Berberoğlu, şöyle dedi:

Milletvekili Enis Berberoğlu: "Dokunulmazlık olmadan da idare edebilirim"

"Bakın... Dokunulmazlık diye bir şey var Parlamentoda... Ben şu kartı göstereyim, şu kadar, küçücük bir kart. Medyada 30 sene civarında hizmet edene bunu verirler: Sürekli Basın Kartı... Ben 60 yaşındayım. Bu mesleğe 20'li yaşlarda başladım. Demek ki 30 sene kadar bu kartla idare ettim. Ne dokunulmazlığım vardı, ne ayrıcalığım vardı. Soru sorma hakkından başka hiçbir hakkım yoktu. Onun dışında yaptığım her eylemden dolayı, buradaki Hanımefendiler-Beyefendiler gibi sorumlu tutuluyordum. Yani yazdıklarım dolayısıyla mahkemeye çıkıyordum, bastığımdan dolayı tehdit görüyordum vesaire...

Ben 30 yıl boyunca bu mesleği yaptım; savaş muhabirliği yaptım, Ankara muhabirliği yaptım, yurtdışı muhabirliği yaptım. Alınabilecek tüm riskleri aldım. Şimdi Can Dündar ve Erdem Gül'ün haberi yüzünden benim dokunulmazlığımı kaldıracaklarmış; umurumda değil... Ben 30 yıl bu kartla idare ettim, yaşadığım sürece de yine dokunulmazlık olmadan idare edebilirim. Ben kendimden eminim! Onlar emin olmadıkları için bu kadar bağırıp çağırıyorlar, tehdit ediyorlar. Bu, iki insanın özgürlüğüyle ilgili bir konudur. Hiçbir şey, mesleklerini yapmak gayesiyle yola çıkmış o iki insanın özgürlüğünden daha önemli değildir. Kendi durumum da dâhil... Bu kadar açık söylüyorum."

Son olarak Can Dündar ve Erdem Gül'ün davasına değinen ve bu sırada isim vermeden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştiren CHP Milletvekili Enis Berberoğlu, basının önemini şu sözlerle dile getirdi:

CHP İstanbul Milletvekili Berberoğlu: "Maşallah her gittiğin ülkede gazeteci dövüyorsun"

"Demokrasiler, birbirini denetleyen güçlerin bir arada varlığıdır, yaşamıdır. Nedir? Yani birini seçiyorsun, sandıktan çıkıyor. Milletvekili oluyor, Başbakan oluyor. Yani 'Yürütme' oluyor, Bakanlar Kurulu oluşuyor. Yasama niçin oluyşuyor? Bakanlar Kurulu'nu denetlemek için oluşuyor. Yargı neyi denetliyor? O hükümetin icraatlarını kanuna, Anayasaya uygunluğuna bakıyor. Medya neye bakıyor? Tüm bu sistemin dışarıdan fotoğrafını çekiyor, o sandığa giden insanlara bilgi aktarıyor. 'bunların şu hatası var, şu sevabı var' diyor. Bir sonraki seçim için gerekli bilgi altyapısını sağlıyor.

Şimdi bizim Can ve Erdem'in davasında maalesef tüm sistem 'şak' diye çöktü ortalık yerde... Nedir? Adamın birisi çıkıyor, 'Anayasa Mahkemesini tanımıyorum!' diyor. Pardon da sen neyle geldin? Aynı Anayasayla geldin. Halk tabiriyle konuşalım: Bindiğin dalı kesiyorsun. Umursamıyor. Yerel mahkemeye talimat veriyor: 'Direnin kardeşim' diyor. Sanki gerilla savaşı... Ne oluyor? Demokrasinin tüm güçleri, bir kişinin elinde toplanıyor ve o kişinin talimatıyla Can Dündar ve Erdem Gül içeriye atılmaya çalışılıyor. Devamında ise o gibi insanların kamuoyunu bilgilendirmelerinin önüne geçilmeye çalışılıyor. Peki, bu insanlar sandığa giderken, hangi kriterle, hangi bilgiyle oy kullanacaklar? İşte karanlıkta kalan nokta budur.

Hani bas bas bağırıyor ya, 'konsolosların orada ne işi var?' diye... Peki hocam... Adamların parasını alıp, burada yatırımlara, köprülere, otoyollara koyarken; bu adamlar o paranın nereye gittiğini nerden öğrenecek? Denetimi nereden yapacak? Sadece senin söylediğine mi inanacak? O adamların ülkesine gidiyorsun, maşallah her gittiğin ülkede gazeteci dövüyorsun. Ekvator'dan başladık, Amerika'ya kadar gittik. Yani böyle bir durumda senin içeride medya özgürlüğü ve halkın doğru bilgilendirilmesi hakkına saygı duyduğunu nasıl anlatacaksın? Ben zaten yemem de yabancıları nasıl ikna edeceksin? Türkiye'ye turist olarak, yatırımcı olarak gelmelerini nasıl sağlayacaksın?"

Enis Berberoğlu: "Yabancı yatırımcı gelmeden Türkiye'de iş ve aş yaratmanın yolu yok!"

Sonuç olarak iyi-kötü 1 lira vererek aldığınız bir gazeteden geldiğimiz yer, iş ve aştır. Bir ülkenin yatırım iklimi, bir ülkeyi ziyaret etme kültürü-isteği, bu tür şeylerin toplamıdır. Bakın, isim vermek istemiyorum ama son zamanlarda Ortadoğu'da sürekli bomba patlayan yerler var. Hanginiz gitmek istersiniz oraya? Ama bu bombaların nerede patladığını, nasıl patladığını doğru düzgün anlarsanız, risk alırsınız gidersiniz. E, şimdi her önüne gelen yerde, 'Benim ülkemde basın özgürdür, medya şöyledir-böyledir' deyip, ondan sonra da soru soran gazeteciyi pataklamaya başlıyorsan, e bu bir kere canlı yayında kötü reklamdır. Bu, turizmi de etkiler, yatırımcıyı da etkiler.

Türkiye maalesef petrol ülkesi değil... Türkiye maalesef artık tasarruf eden bir ülke de değil... Adalet ve Kalkınma Partisi AKP döneminde, milli gelir içindeki tasarrufların oranı yarı yarıya indi. İnsanlar, ev-araba gibi daha lüks olan açlıklarını, borçla temin ettiler. Yani böyle bir toplumda, yabancı para gelmeden, yabancı yatırımcı gelmeden Türkiye'de iş ve aş yaratmanın yolu yoktur. Bunu net bir şekilde söylüyorum."

CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun konuk olduğu panel, partililerin soruları ve Berberoğlu'nun verdiği yanıtlarla devam etti.

Haber Merkezi

Beykoz’un çocukları Acarloft’ta eğlendi...
Önceki Beykoz’un çocukları Acarloft’ta eğlendi...
Ümraniye'de bir araca silahlı saldırı düzenlendi
Sonraki Ümraniye'de bir araca silahlı saldırı düzenlendi
Yorumlar (1 Yorum)

Ersin (5 yıl önce)

ilkokul ve ortaokul mezunları daha önceki çıkan yasaya göre 36 ay sigorta şartı dan dolayı basın kartı alamayan ilkokul ve Ortaokul mezunları Bi şans daha bekliyoruz

Yorum Yaz