Talip ERCAN
  • 15/11/2020 Son günceleme: 18/11/2020 19:26
  • 4.339

Gün geçmiyor ki bir yakınımız veya tanıdığımızım insanın şu illet hastalığa yakalandığını duymayalım, ya da vefat haberlerini…

Dünya birileri tarafından oyuncak misali oynanıp duruyor… İçine şeytan kaçmış bazı insanlar ve bitmek tükenmek bilmeyen arzu, istek ve beklentileri yüzünden birkaç sene de bir bela ve musibetler ortaya bırakılmakta…

Konuyu derinlemesine inceleyen birçok kişi televizyon ekranlarında konunun özetini fazlası ile yapmakta… Allah’ın yarattığı bu dünya denen Âlemde yaşayan insanların kaderini Yüce Yaradan dışında kimse tayin edemez. Bize düşen ise onun emaneti olan vücudumuzu, sağlığımızı korumak.

Bu anlattıklarımı Beykoz’dan ayrı düşünebilir miyiz? Her sabah 10’dan sonra camilerden okunan selaya dikkat kesiliyoruz, acaba bugün vefat edenler arasında bir tanıdığımız çıkacak mı diye…

Öte yandan bu yaşananlar bizleri de geriye dönerek hayatımızdaki güzel ya da üzüntü verici anları bir daha hatırlatmakta. İlk kez şurada yüzmüştüm, ilk kez şu maça gitmiştim, orada ailece piknik yapmıştık, o Yaz köye gitmiştik… Hayatımızın her anı yeniden gözlerimizin önüne gelmekte.

Sportif faaliyetlere gelince

Tabii ki bir spor medya mensubu olmaktan öte biz de insanız ve yeri geldiğinde spor dışı konulara dalabiliyoruz. Zaten bu bela bizlere musallat olduğundan beri de spor faaliyetleri durma noktasına geldi. Birkaç spor dalında müsabaka ve mücadeleler devam etmekte. Elimizden geldiğince takipte oluyoruz da…

Herkes soruyor Beykoz maçlarını yapacak mı diye… Valla dostlar resmi açıklama belli karar Ocak sonunda verilecek… Oynanacak denirse bunun bir de hazırlık, antrenman süreci olacak oldu mu Şubat ortası… Muhtemelen de tek devreli ya da belli bir kentte yani örneğin Antalya’da belirlenen bir sahada kısa sürede bitecek diye tamamlanabilir.

İstanbul Amatör Ligleri zaten kesinlikle oynanmayacak gibi… Yukarıdaki tahminim Bölgesel Amatör Ligi içermekte… Çünkü o maçlar da Profesyonel Liglere çıkacak takımları da ilgilendirmekte.

Elinizi vicdanımıza koyun ve de mevcut yaşanmışlıklar ya da yaşananalar da ortada iken, günlük vaka ve ölüm sayıları ortada iken gelin de maçlar oynanacak kararı verin… Kaldı ki trilyonlarla oynanan Süper Ligde dahi gün geçmiyor ki bir takımda vakalara rastlanmasın. Öte yandan maçlar oynansa da test yapma mecburiyeti olacak, bunu kim karşılayabilir ki, hangi kulüp bu yükün altına girebilir.

Benim fikrime göre önce sağlık diyorum, varsın nasılsa Bölgesel Amatör Lig hakkımız kapı gibi durmakta, önümüzdeki sezona bakalım. Hadi diyelim oynandı, seyirciler olmayacak, her takıma Basketbol, Voleybol ve diğer oynanan sporlarda olduğu gibi sayı kotası konacak, belki de onlar da test yaptırmış insanlar olacak.

Tamam, teknoloji gelişti her amatör maç bile İnternet ortamından naklen izlenebilmekte ancak tribünlerdeki heyecan yaşanmayacağı için kaç kişi buna güzel diyebilir, olumlu bakabilir ki…

Zaten birçok futbolcu kardeşimiz ile de görüşüyoruz, birçoğu idman bile yapmıyor, sadece günlük koşu yapan bir kesim de var… Ailesi olanlar zaten evine ekmek götürebilmek için bazı iş kollarında çalışmak zorunda kaldı. Günde iki saat antrenman yapmak ile günde 8-10 saat belli bir işte çalışmak arasında olan fark ve yorgunluk hali antrenmansız bırakmakta.

Birçok iş kolunda olduğu gibi spor sektöründe de maddi kriz yaşanmakta. Sadece bir spor dalından para kazanmak zorunda kalanların hali ise perişan gibi… Daha önceki yazılarımda da ifade ettiğim gibi “Yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal “ hali söz konusu. Allah herkesin yar ve yardımcısı olsun… Özellikle belli yaşa ulaşıp emekli olmuş insanlarımız evlerinden çıkmasın. Zaten devlet te bu konuda kararlar almakta.

Diyeceğim o ki dostlar bu süreçte evlere kapanmış iken gelin dinimizin gereklerini, şartlarını yerine getirelim… Namazlara başlayalım, kutsal kitabımızı okuyalım… Televizyon ve internete bağımlı olduk farkındayız ancak bu kadar mı zor günde vakit namazı kılabilmek?

Bu konuda maalesef Allah’tan korkmayanlar, kuldan utanmakta… Oysa nefsimiz ile yapılan savaşı kazanmak en büyük mükâfat olsa gerek. Meydanda, kahvede arkadaşların ile sohbette iken ezan okununca buna ara verip caminin yolunu tutmak bu kadar zor olmamalı. Giden arkadaşlarının ardından ise maalesef “Uçacaksın“ diye dalga geçilen cümleler sarf edilmekte.

Bu kadar yaşanan ölümler bile ders olamıyor insanımıza, oysa geçen sezon muhabbet etiğiniz birçok tanıdığınız bu süreçte yok… Hani derler ya ölen öldüğü ile kalır… Aynen öyle bir durum söz konusu… Bu sebeple gelin yeniden Allah’a dönelim… Hiç olmaz ise şu dinin direği olan namazlara başlayalım.

Bu konuyu eş dost sohbetinde konuştuk mu hemen cevap hazır “ Şu var ya şu falanca beş vakit namaz kılar yemediği haram yok.” değerli dostlar kötü örnekleri genelleme yapmayı bırakalım.

Değerli dostlar tamam herkes kendinden sorumlu, günahı da sevabı da kendi hanesine yazmakta, ancak biz yine de önerimizi sunalım. Namaz kılmak sizi gerici, yobaz yapmayacağı gibi kılmamakta ileri, devrimci yapmaz.

 

Yazarın Yazıları