Sinan KAVRAKOĞLU
  • 01/01/1970 Son günceleme: 28/10/2012 23:11
  • 26.686

Kuruluşu Cumhuriyet’ten daha eski olan CHP’nin (9 Eylül 1923), o günkü şartlarda kuruluş gerekçeleri ne idiyse bu günün CHP’si halen o şartlar üzerinden politika üretmeye devam ediyor.

Tek politikaları “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganı. Ve maalesef tek projeleri de“Türkiye laiktir, laik kalacak!”
Yerel seçimlere bir yıldan az kalmışken. Hemen ardından Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Genel Seçimler geliyorken bu argümanlara sarılıp politika ürettiğini zannetmek…
Söyleyecek kelime bulamıyorum.
Dünyadan bu kadar bi haber olmak.
Çağın gerçeklerinden ve gereklerinden bu kadar uzak kalmak.
Cumhuriyet’in 89. Yılını kutladığımız şu günlerde CHP maalesef 89 sene geriden geliyor.
Şimdi bana da Cumhuriyet düşmanı yaftasını yapıştıracaklar ama birisinin çıkıp bunları söylemesi lazım.
Matematiksel bir terim kullanalım; Cumhuriyet eşit değildir CHP!
Ve çok kısa bir dönem dışında hiçbir zaman olmadı. Olamaz da. Eşyanın tabiatına aykırı.
Geçelim!
Atatürk Anıtı önündeki çelenk koyma töreninde bir ayrıntı dikkatimi çekti.
Traji komikti!
Tören bittikten sonra –yanılmıyorsam İşçi Partisi ilçe Başkanıydı- “şimdi de ülkenin gerçek sahipleri çelenk koyacak!” diye bağırarak partisinin çelengini Atatürk Anıtı’na koydu. Şaşkınlıkla izledim.
Bu ülkenin gerçek sahipleri kim?
Neye göre tespit ediliyor?
Mesela Sarıkamış’ta büyük büyük babası şehit düşmüş, 27 Mayıs Cuntası tarafından büyük amcası idam cezasına çarptırılmış ve son saniyede ipten dönmüş ben ve ailem bu ülkenin gerçek sahipleri arasında yer alabiliyor muyuz?
Bu ülkenin gerçek sahipleri gücü ve zenginliği birkaç bin aile arasında paylaşanlar ve paylaştıranlar mı oluyor? Hani şu statükonun yılmaz savunucuları?
Yoksa ülkeye yaşattığı krizlerle trilyonlarca dolarımızı ceplerimizden hortumlayanlar mı?
Ya da milyonlarca gencimizin katsayı eşitsizliği ve başörtü yasağı ile eğitim haklarını ellerinden alanlar mı bu ülkenin gerçek sahipleri oluyor!
İkna odalarının mucitleri mi oluyor bu ülkenin gerçek sahipleri! Yoksa 28 Şubat garabetinin içinde yer alanlar mı? Ya da Anadolu’nun çeşitli yerlerinde halen misyonerlik faaliyeti yürüten sözde bazı çağdaş (!) dernekler mi oluyor bu ülkenin gerçek sahipleri?
Ne zaman halkın iradesi sandığa yansıyacak olsa postal zoruyla ülkenin kaynaklarının sömürülmeye devam etmesini sağlayanlar mı oluyor bu ülkenin gerçek sahipleri!
Kim bilir belki de Kuveyt’e yüz ölçümünün 5 katı miktarda parke taşı ihraç (!) eden hayali ihracatçılardır bu ülkenin gerçek sahipleri.
Ama benim favorim Uzan ailesi. Onlar olmayacak ta ben mi olacağım bu ülkenin gerçek sahibi!
Sahi bu ülkenin gerçek sahibi olma kriteri nedir? Bunu kim neye göre tespit ediyor?
Cumhuriyeti kollamak bahanesinin arkasına saklanarak tarihteki kasvetli rollerine tekrar kavuşmaya çalışanlar bu ülkenin gerçek sahibi olabilir mi? Bu nasıl bir akıl tutulmasıdır ki halen daha 80 milyona yakın insanı bu safsatalara inandırmaya ve bu safsatalar üzerinden siyaset yaparak iktidar (!) olmaya çalışıyor.
“Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diye bağıran gençlere de söylemek istediğim bir şey var. Kendilerini geliştirmeleri lazım. Bunun içinse bol bol okuyup gezmeliler. Zira büyüklerinin sıkı sıkıya sarıldığı “Türkiye laiktir laik kalacak” söylemi aslında “biz proje üretemiyoruz. Sorunlar karşısında çözüm de üretemiyoruz. Bizim kifayetimiz bu kadar” anlamına geliyor. Ha bir de; bu ülkeyi rakı masalarında kurtarma projeleri üreten sünger beyinlilere de artık bu ülkede ekmek yok. Zira bidon kafalı göbeğini kaşıyan dağdaki çobanlar uyandı!   
Evet, CHP gençliği bu açığı kapatmanın tek yolu çok çalışmak…
Bu işler meydanlarda devlet büyüklerine hakaret etmekle olmaz.
Eminim ilçe başkanınız sizi daha çok agresif olmaya davet ederken “saygılı olmayı unutmayın” tavsiyesinde de bulunmuştur. Zira ancak o zaman gösterdiğiniz tepki demokratik ve etkili olur.
Vesselam. 
Yazarın Yazıları