Bu kadrolarla 2019’da AK Parti kaybeder

  • 5
  • 27905
Bu kadrolarla 2019’da AK Parti kaybeder
Bu kadrolarla 2019’da AK Parti kaybeder
Bu kadrolarla 2019’da AK Parti kaybeder

Dost Beykoz yazarı Kader Gür, KRT TV’de katılmış olduğu canlı yayında AK Parti’nin geleceğine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Türkiye’de bir Erdoğanizm gerçeği olduğunu ve 16 Nisan Halk Oylamasını AK Parti’nin değil, Recep Tayyip Erdoğan’ın kazandığını söyleyen Kader Gür, AK Parti’nin bu kadrolarla 2019 Yerel Seçimleri’nde ağır bir yenilgi alabileceğini söyledi.

AK Parti’de başlaması muhtemel değiminin sebepleri üzerinde de duran Gür, AK Parti’de maaşlı yalakaların her şeyi sahiplendiğini dolayısıyla demokrasilerin vazgeçilmezi olan parti içi muhalefet görevini de kendilerinin üstlendiğini söyledi.

16 Nisan Halk Oylaması’nda ailece “evet” oyu kullandıklarını fakat AK Parti’nin içinde bulunduğu durumun kendilerini mutlu etmediğini söyleyen Kader Gür, “Biz Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a güveniyoruz. Onun karakter yapısını bildiğimiz için güveniyoruz. Bunu söylerken tabii ki bir kutsiyet addetmiyoruz.” şeklinde konuştu.

KRT TV’de konuk olduğu Çağlar Cilara’nın sorularını cevaplayan Kader Gür şöyle devam etti:

Referandum sonucu rahat bir sonuç değil…

Referandumdan çıkan bu sonuç iyi bir sonuç değil. Neden iyi değil? Milliyetçi Hareket Partisi başarıyı sahipleniyor. Sahiplenen başka partilerde var. O zaman AK Partinin durumu ne oldu?

Bana göre AK Parti, tek parti olarak bu süreçte mücadele etmiştir. MHP’den oy geldiğine inanmıyorum ama belki yüzde 1-2 olabilir. Çeşitli yerlerde yüzde 5-6 olduğu söyleniyor. O zaman durum AK Parti için daha vahim. Cumhurbaşkanı da yüzde 52 ile gelmişti. Geçmişten bugüne geldiğimizde bir sıkıntı olduğu görülüyor.

AK Parti teşkilatları içinde güven problemi var!

Hep eleştiriyoruz. Nedeni, AK Parti 15 yıldır iktidar da ve çok değişimler yaşadı. Akla hayale gelmeyecek olaylar yaşandı. Ülkenin değişimine ve gelişimine göre teşkilatlar değişiyor ama ben şu anda parti içinde bir güven problemi olduğunu düşünüyor ve görüyorum.

İlk kurulduğu 2001 yılındaki teşkilatların birliği beraberliği, teşkilatların dayanışması, olanın olmayana destek vermesi gibi bir ruh şu anda yok…

Partinin kurulma aşamasında, ilçe binalarının her şeyini bizler ceplerimizden karşılıyorduk. İnsanların kapılarına gidiyorduk ve iyi karşılanıyorduk. Dönemin Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın malum medya tarafından her gün saldırıya maruz kalmasından dolayı partiyi kuranlar olarak o süreçte büyük sıkıntılar çektik.

2001 yılında Erdoğan’ın yanında olmak cesaret işiydi

Bir arkadaşımıza gidiyoruz; ‘Tayyip Beyin önderliğinde yeni bir parti kuruluyor. Hazırlıklar var, bizimle olur musunuz?’ Bu teklifi yaptığımız arkadaşımız, ‘ben size destek vereyim, ama bana görev vermeyin’ diyordu. Neden? Korkuyor. Recep Tayyip Erdoğan’ın yanında yer almak o zaman cesaret işiydi. Ben kamu kurumunda çalışan birisi olarak, o yıllarda “Esaretten Zirveye” isimli kitabı yazdım. Seçenek yoktu, ülke tıkanmıştı ve tek umudumuz Recep Tayyip Erdoğan’dı.

Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak!

2001 yılında, siyaset sahnesini; “hiçbir şey eskisi gibi olmayacak”, “kimsesizlerin kimi, sessiz yığınların sesi” gibi söylemler ve çay simit hesabı yaparak ısıtan bir partinin mensuplarıyız. Bugün geldiğimiz noktada o söylemlerden çok bir şey kalmadı elimizde, hala ayakta kalmamızın nedeni Sayın Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Erdoğanizm kritik süreçlerde devreye girdi

Kızım o zaman 3 yaşındaydı… Güneysu’daki evimizde annesiyle beraber çıkmışlar, Sayın Cumhurbaşkanımızın evine geçişini bekliyorlardı. Cumhurbaşkanımız, o zaman Başbakandı, bizim evin önünden geçerken duruyor ve kızımı arabasına alıyor. Okşuyor, seviyor, çikolata veriyor. 3-5 dakika onunla ilgileniyor. Kızım şu anda 7 yaşında o günden bu güne, Sayın Cumhurbaşkanımızı ne zaman televizyonda görse, ‘Başbakan dedeciğim’ diyerek TV’ye sarılıyordu, şimdi de ‘Cumhurbaşkanı dedeciğim’ diyor. Böyle bir Erdoğanizm doğdu. Milyonlarca böyle çocuk var ve onlar şimdi büyüdü.

Benim çocuklarımda biri 21 biri 19 yaşında, AK Parti kurulduğu zaman bu çocuklar küçüktü. Bugün hepsi bu partiye görüşleriyle, fikirleriyle katkı sağlıyor, oy veriyorlar. Onlar da Tayyip Bey ile çok sıkı fıkı olmuşlardır. Tayyip Bey onları sevmiştir… Türkiye’de Erdoğanizmin oluşumundaki en somut realiteler bunlardır…

Şimdi yöneticiler bu sorumlulukla yöneticilik yapmıyor

Türk halkı üzerinde Erdoğanizmin her geçen gün büyümesi bazı kesimleri ürkütüyor. Erdoğan karşıtlığı buralardan çıkıyor. O zamanlar yaşadığımız o samimi sıcak duygular bugün yok. Biz o dönemlerde partiye bir kişi daha katabilmek için mücadele ederken, bugün insanlar partiden kovuluyor.

İnsanlara nefretle anlatacakları kötülükler yapıyoruz

Bunun en yakın örneği, Beykoz teşkilatında yaşandı. İlçe Başkanı Mustafa Gürkan tarafından, 23 yaşındaki bir bayan yönetim kurulu üyesi, aşağılayıcı ifadelerle hiçbir gerekçe gösterilmeksizin partiden kovuldu. 15 sene önce bu parti nasıl kuruldu, bugün nasıl bir durumdayız? Artık insanlara yaşadıkları süre içinde nefretle anlatacakları kötülükler yapıyoruz…

Parti içi menfaat grupları çok zarar veriyor

Parti içerisinde dar kapsamlı gruplar var. Bir partinin ilçe teşkilatı 5 kişi tarafından yönetilebilir mi? O beş kişinin kurduğu sisteme ayak uydurmayanlar, değil partiden, işlerinden bile atılıyor…

Benim bölgem de yaşadığım bir sıkıntı. İçeride yuvalanan kesimin işine gelmediği için arkadaşım işten atıldı. Aynı şekilde şahsımla ilgili de girişimlerde bulunuldu…

AK Parti’de kurucu ruh korunmalıdır…

Sayın İstanbul Milletvekilimiz Metin Külünk’ün çok takdir ettiğim bir ifadesi vardır. “AK Parti kurucu ruhunu mutlaka korumalıdır”

Kurucu ruhtan kastımız birlik, beraberlik ve güvendir. Teşkilat mensupları birbirine güvenmiyor. Parti mensubu belediyeye, belediye mensubu partiye güvenmiyor. Neden? Parti politikasıyla, yerel yönetim politikası birbirine uymuyor. Sıradan bir yönetici canla başla çalışıp, bayrak pankart asarken, bakıyor belediye yöneticisi makam arabasıyla, çoluğuyla çocuğuyla tiyatro sinema geziyor. Böyle şeyler gördüğü zaman o teşkilat mensubundan ne bekleyebiliriz.

Tayyip Bey, Cumhurbaşkanı olduktan sonra parti içinde gerçekten ciddi sıkıntılar oldu. AK Parti bana göre eski ruhunu kaybetti. Bu yeni değişiklik ile beraber Sayın Erdoğan’ın partinin başına gelerek ve bir şeylerin toparlanacağını düşünüyorum.

Tayyip Beyin hiç taviz vermediği konular vardır. Bu saltanat dediğimiz şeyin biteceğine inanıyorum. İlçe teşkilat mensubu orada çalışırken, belediye görevlisi farklı bir pozisyonda olunca bu saltanat olarak görülüyor. Seçim zamanı bu göze batıyor, diğer günlerde bu çok kimsenin umurunda olmuyor. Bunlarında düzene gireceğine yönelik ümitlerim var.

Reisçilik, Erdoğancılık bunlar çıkarcıların kavgasıdır

Bunların bana göre hepsi bir çıkar kavgasıdır. Daha önce de söyledim. Madem AK Partide maaş alanlar AK Parti’yi savunuyorsa, bende bir gönüllü olarak kendime muhalefet görevi addediyorum. Çünkü bu muhalefet görevini de birisinin yapması gerekiyor. Maaşlı eleman muhalefet edemez. Bugün ulusal kanallarda görüyoruz… Bizim konuştuklarımızın onların söylediğinden ne farkı var? Çuvallarla para alıyorlar.

Ben Tayyip Erdoğan’ı iyi tanıyan birisiyim ve yanlışları yok mudur? Dünya şartları içerisinde stratejik hamleleri yanlış olarak değerlendirmiş olabiliriz. Ben reisçilik ifadesini hoş görmüyorum ve kendimi o statü de görmüyorum. Zaman içinde eleştiri yapıyorsam, bu daha gerçek ve ayakları yere basan bir politika izlediğim içindir.

2019 Cumhurbaşkanlığı Seçimleri…

Risk görüyorum. Seçilememe riski görüyorum demek belki iddialı olur ama bundan sonra hangi politikalar ortaya sürülecek görmek lazım. 2019’u yeni sistemle riskli görüyorum. Artık yüzde 45 alan yetmiyor. Yüzde 50+1 almanız gerekiyor. Büyük risk! Şundan da endişeliyim. Erdoğan karşıtları ve Erdoğan severler… Bu anlamda toplumun ikiye bölünmesinden de endişeliyim. Eskiden sağ sol davası vardı. Dilerim ki böyle bir siyasetin içine girmeyiz. Birleştirici bütünleştirici politikalar izlenmelidir. Yüzde 1,5 kaçarsa sıkıntıdır.

Her şeye rağmen insanlar umutlu

Bizim teşkilatlarımızda yaşanan sıkıntıları bölgemizde herkes biliyor. Ona rağmen AK Parti’ye oy veriyor. Ona rağmen, umut ve medet bekliyor insanlarımız.

Sayın Cumhurbaşkanımıza buradan söylemek isterim, teşkilatlarımızın bir an evvel toparlanması gerekiyor. Dolayısıyla AK Partinin izleyeceği politikalar da önemlidir. Çalışan kesimden biri olarak 15 yıldır ben dert dinliyorum.

Büyük sorunlar çözüldü… Sıra bize ne zaman gelecek?

Arkadaşlarım, üniversitelerde sıkıntılar, askeri sıkıntılar, başörtüsü sorunu, bu gibi sorunlar çözülsün diye yıllarca bekledik. Bizim karnımız ne zaman doyacak diyenler, 1600 lira maaş alanlar var. AK Parti hükümeti bunu çözmesi gerekiyor.

AK Parti yeniden sözünü tutan bir parti olmalıdır

15 yıldır bu partiyi bekleyen insanları artık mutlu etmek lazım. Yine hayatını zor şartlarda idame ettiren CHP ve HDP’ye oy veren insanlar var, bunlara da eğilmek lazım. Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkan olduğu dönemde nasıl AK Parti sözünü tutan parti olduysa tekrar öyle olmalıdır. Taşeron olayı 1 Kasım’da gündeme geldi, Sayın bakan gündemimizde var bu yıl değerlendirilecek diyor.

Villaya gidenlerle, gecekonduya gidenler aynı safta nasıl olsun?

Partinin iktidar olması, bugünkü mevcut yöneticilerin herkesle bir şekilde iletişim kurabilmesini ranta dönüştürüyor. Gerek yerel yönetim, gerek ilçeler aracılığıyla... AK Parti kimliğiyle bir yere gittiğinizde size farklı muamele yapılıyor. Güven problemini ortaya çıkaran rant beklentisi, rant yaklaşımıdır.

Sokakta bayrak asan vatandaş işi bittiğinde gecekonduya gidiyor, diğeri villaya gidiyor. Bunlar nasıl birbirine bakacak? Önümüzde 2019 Seçimleri var. Bütün teşkilatlarımızda bir kongre süreci var ve bu doğrultuda hazırlıklar yapılıyor. Yerini sağlamlaştırma mücadelesi verenler var. AK Parti bu kadrolarla, bu anlayışla yerel seçimlerde ağır yenilgi alır! Bizim Beykoz Belediye Başkanımız tek adam kalmış, canını dişine takmış. İnsanlarla bir şekilde iletişim kurarak AK Parti ruhunu yaşatmaya çalışıyor. Onun arkasındaki ekip, ona yetişemiyor.

AK Parti’de dışlanan insan sayısı oldukça fazla

Üst yönetimde büyük projeler üretiliyor. Ancak siyasi dönemeç oluştuğunda ayak uyduramayan dışarıda kalanlar oluyor. Teşkilatların adam yerine koymadığı, saygı göstermediği insanlar var. Özellikle bu referandum döneminde daha önce partiye emek veren, maddiyat veren insanlardan kimseyi arazide göremedim.

Halk oylamasında, arazi çalışmaları da ona göre yapıldı. Kongre sürecinde kendilerinden başka kimsenin araziye çıkmasına müsaade etmediler.

Olağanüstü Büyük Kongre toparlanma mesajıdır

Sayın Erdoğan’ın, önümüzdeki kısa sürede olağanüstü kongreyle partinin başına gelecek olması güzel bir şey. Kendisi teşkilatları bizzat, bilerek ve görerek şekillendirecektir.

Parti tüzüğüne göre ilçe, il ve genel merkez kongresi yapılıyor. Olağanüstü kongreyle gelecek olması ve akabinde ilçe kongrelerinin yapılacak olması toparlama operasyonudur.

Milli Görüş ruhundan gelip de, AK Parti’de belediye başkanı veya üst düzey yönetici olan insanlar da böyle bir şey yok.

Yeni nesilde bir riyakârlık var… Makam sahibi olduğunu bir şekilde karşı tarafa hissettirme çabası içindeler.

Yerel baz da Mustafa Ataş politikası

Yapılan bir yanlışla ilgili, ‘önümüzde kongre süreci var, neden böyle yapıyorsunuz’ dediğimizde, ‘bana bir şey olmaz arkamda Genel Merkez Teşkilat Başkanı Mustafa Ataş var’ diyenler oluyor. Benim arkamda şu var demek AK Partiye yakışmıyor.

Müslüman burjuva bir gençlik

‘Çok harcayan, çok gezen bir burjuva Müslüman gençlik’ söylemine katılıyorum. AK Parti hepimizin partisiydi. Hep beraber kurduk, beklentimiz hepimizi yükseltecekti. Bir kesim yükseldi, bir kesim hala yerinde sayıyor.

Karnımız doyduktan sonra geriye kalan bizim değildir düşüncesindeyim. Bir aile babası olarak böyle hareket ediyor ve hayata böyle bakıyorum. Eğer ülkemin insanı refaha erecekse onlarla beraber yol almak isterim. AK Partiyi eski ruhuna geri döndürelim.

AK Partinin, Sayın Cumhurbaşkanı Genel Başkan olduktan sonra geri döneceğine inanıyorum. Kendisinin öyle bir hafızası var ki, bir ilçe yöneticini bir sefer görsün, ikinci defa kendisine ismiyle hitap eder. Şurada 150 kişi olsun ve tanıdığı kişi o 150 kişinin arkasındaysa tanır ve yanına çağırır.

Erdoğan sıkıntılardan haberdar değil mi?

Cumhurbaşkanımızın, Genel Başkanlığı bırakmasından sonra sıkıntılar daha da belirginleşti. Cumhurbaşkanımızın, bir bölgede tanıdığı sevdiği bir insan vardır, gece gelir sohbetini eder çayını içer ve gider. Kimse bilmez bunları. Her bölgede böyle çok sevdiği, görüşünü önemsediği insanlar vardır. Bölgenin sıkıntılarını dinler. Teşkilatın alt yapısından geldiği için kadrosuna nasıl hâkim olacağını bilir.

Abdullah Gül, Erdoğan’ın karşısına çıkar mı?

Ben Sayın Abdullah Gül’ün, Erdoğan’ın karşısına çıkacağına ihtimal vermiyorum. 3 ay önce kendisini ziyaret ettik. Özel sohbette “biz söyleyeceğimizi söyledik. Gerekeni yaptık, siyaset düşünmüyorum” dedi. Sayın Erdoğan’ın karşısına da çıkacağını da düşünmüyorum.

Yoksula ve emekçiye el atmamız lazım…

Emekçi kesim, daha derli toplu bir seviyeye çekildiği zaman sıkıntılar çözüm yoluna girecektir… Çünkü emekçiler bu ülkenin bel kemiğidir… Öte yandan taşeron problemi ve bunun gibi emekçi kesimi yakından ilgilendiren bazı sorunlar 2019’u risk olmaktan çıkarabilir.

Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakan olduğu dönemde şahsı ve ülkemiz çok ciddi sıkıntılar yaşadı. Öyle ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldık ki bu sıkıntıların aşılmasının tek nedeni Recep Tayyip Erdoğan’ın dik duruşudur! Bu dik duruş bazı kesimlerde Erdoğan’ın yıkılamayacağı algısını kuvvetlendirdi ve ‘Erdoğan siyaset yaptıkça, bizim bu ülkede siyaset yapma şansımız kalmıyor’ düşüncesi bazı oluştu. Tayyip Erdoğan karşıtlığıyla bu durum iç içe girdi.

Hiç mi yanlış yapmıyoruz?

Hükümet yanlısı savunucular bugün öyle bir savunuyorlar ki, sanki hiç yanlış bir şey yapılmıyor. Arkadaşım, hiç mi yanlış bir şey yapmıyoruz? Öyle bir atmosfer yayıyorlar ki partiyi eleştirdiğin zaman hain durumuna düşüyorsunuz. Ama bana o gözle bakamazlar. AK Partililiğimi sorgulayamazlar, kendimi ispat etme derdim de yok zaten.

Erdoğan baskı yapıyor mu?

40 tane TV’nin 35 tanesi aynı şeyi söylerse bir durup düşünüyorsun. Ve hep bir ağızdan koro halinde aynı şeyler söylendiği zaman bu psikolojik bir baskı olarak algılanıyor.

Haber Merkezi

Beykoz Çiftehavuzlar’a yeni çevre düzenlemesi
Önceki Beykoz Çiftehavuzlar’a yeni çevre düzenlemesi
Beykoz’un Sözlü Tarihi kitabının 3.'sü raflarda yerini aldı
Sonraki Beykoz’un Sözlü Tarihi kitabının 3.'sü raflarda yerini aldı