Ömer KASAP
  • 02/06/2016 Son günceleme: 02/06/2016 14:03
  • 4.379

Mesele ne ‘Ağaç’, ne ‘Eyfer’

Bu topraklar ve üzerindekiler Osmanlı’nın çöküşü ile birlikte hep mazlum bırakıldı. Hiçbir döneme ve dönemin liderlerine dil uzatmıyorum; yanlış anlaşılmasın.

Açın bakın tarih kitaplarını... Bu memleketin içindekilerle birlikte ‘batı’ya nasıl peşkeş çekildiğini kendi gözlerinizle göreceksiniz satır satır. 

Mustafa Kemal Atatürk, Menderes ve Özal dönemi dışında tutarlı ve sürdürülebilir bir ‘Milli Mücadele’ ruhu da vücut bulamamıştır malesef;

(Ta ki Recep Tayyip Erdoğan’a kadar....)

Rahmetle andıklarımız kadar, zahmetle andıklarımızın olması da bu yüzden. Azına vefa, çoğuna cefa borçluyuz!

Benzin, tüp, yağ ve hastane kuyruklarında ‘mazlum’ bırakıldı bu güzide insanlar. Sadece cepleri  değil, kalplerinde taşıdıkları ‘inanç’ları da gasp edildi. Tarihin hangi dönemine bakarsanız bakın, mutlak bir ‘kara leke’ bulacaksınızdır. Sadece sağ/sol çatışmaları ve terör belasına harcanan kaynaklar Türkiye’yi  dünya takviminin 50 yıl gerisinde bırakmıştır. 50 kayıp yıl!

Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti dönemi bu yüzden ‘yeniden uyanış’ veya ‘diriliş’ olarak geçecek tarih kitaplarında...  2013 Gezi olayları ve beraberinde yaşadıklarımıza sponsor olanlar da ‘Büyük Türkiye’ vizyonunu tescillemiş oldular. Gezi olaylarını kurgulayanlar ile Ortadoğu’ya cadı kazanına döndürenlerin parmak izleri birebir aynı. 

Mesele o gün ‘ağaç’ değildi, bu gün de ‘eyfer’ değil!

O gün Türkiye için ‘kaygılanıyoruz’ diyen ağızlar nedense bugün tırnaklarını yiyor!  Her nerede olursa olsun; şiddetin her türlüsünü lanetliyoruz. Ama lanetlerken de bıyık altından gülmek hakkımız. Gezi olaylarında Türk Polisini itham ettikleri şeyleri bugün kendileri yapıyor. Dün gezi olaylarında kamp kuran dünya basını bugün Fransa’da olup bitenlere karşılık sadece belgesel yayınlayıp olaylara ‘Fransız’ kalmayı tercih ediyor!

Üstelik bizdeki gibi sözde üç-beş ağaç için değil bu yangın, çalışma yasası ile gelen sosyal adaletsizliği protesto ediyorlar. Bizdeki Taksim Platformunu hatırlıyor musunuz?  Paris Platformu kurulduğunda Fransızların  isteyecekleri tek şey ‘çalışma yaşamı’nın ‘insani’ şartlarda iyileştirmesi olacak. Peki bizdeki Taksim Platformu ne istemişti hatırlıyor musunuz?  Unutanlar için hatırlatalım; 3. Köprü,  3. Havaalanı, Kanal İstanbul ve diğer tüm mega projeler DURSUN! 

Biri çıkıp ‘eylemcileri tertemiz alınlarından’ öpecek ise gitsin Fransızları öpsün. Dün gezi olaylarında batılılarla kol kola  “şiddete hayır” diye bağıranlar, vefa borcunu ödemek için bugün Fransız eylemcilerin yanında olmalı... Gezi olaylarında durdurulmak istenen mega projelerin bu ülke insanlarına sağlayacağı katma değer ne ise, bugün Fransız eylemciler onu almanın derdinde.

Tüm batının ‘insanlık’ adına endişelenip sponsor olduğu gezi olayları sadece ve sadece darbe girişimi olduğunu biz zaten görmüştük, görmeyenler için de batının bugünkü tutumu pekiştirmiş olmalı!

Dün, bugün ve yarın da bu değişmeyecek. Milletin ‘iradesi’ sürekli test edilecek. Yedinci köprü, dokuzuncu  havaalanı da engellenecek. Ne zaman bir şeyler filiz verse hep başı ezilecek! Milli irade, milli mücadele devam ettikçe bunlar fırsat bulmayacak.

Bunlar olacak... Büyük Türkiye kabuğunu biraz zahmetle kıracak. Tüm dünya ile kapılarını kapatıp sınırlara set örülse de, içerideki hainler başlı başına planlı ve kararlı bir milli mücadele gerektiriyor.

Milli mücadelenin etkinliğini ise siyasi partinin kimliği değil lideri belirliyor. Turgut Özal, kendi döneminin etkin bir lideriydi. Özal, siyasi partisini emanet ettiği ve  bu memlekete tek bir çivisi olmayan kumarbaz Başbakanı ise bunun en yakın örneğidir.

Sadece Türkiye’nin değil, tüm mazlum coğrafyaların lideri bu yüzyıl için tartışmasız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Türkiye’nin hava sahasıyla bile ilgilenmeyen baronların da hedefinde olması bu yüzden...

Yaşadığı ülkenin içişleri için dışarıdan danışmanlık alan, sponsorluk dilenen, her fırsatta kaosa davet eden hainler için sabırla bekleyiniz...

Bu yüzyıl Büyük Türkiye’nin yüzyılıdır.

Yazarın Yazıları
Dahası