Prof. Dr. Faruk ŞEN
  • 01/01/1970 Son günceleme: 14/10/2014 00:11
  • 7.880

İstanbul ve Beykoz’un başına IŞİD’in teröristleri iş açabilir mi?

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılan ülkelerin gündeminde IŞİD ilk sırayı işkâl ediyordu. IŞİD’e karşı ABD ve Birleşmiş Milletler İran ve Suriye’deki ilk başta kınadıkları Esad’la birlikte çalışmaya hazır olduklarını dile getirdiler. Üç yılda olay nereden nereye geldi, bunu irdelemek lazım.

AB ülkeleri ve Türkiye Esad’ı gönderip yerine Suriye kurtuluş örgütünün başkanlığında bir devlet oluşması için Esad’a karşı tüm güçleri desteklerken bir yılanın büyümesine neden oldular. IŞİD bugün Suriye’de gelişen Sünni-İslam’ın en büyük gücü olarak ortaya çıktı. Birleşmiş Milletler Başkanlığı’nda Fransa, ABD ve Körfez ülkeleri IŞİD konusunda işbirliğine girdiler ve bombalamaya başlıyorlar. IŞİD korkusu tüm dünyayı sardı, özellikle 80 ülkeden IŞİD’e gelen ve katılan teröristlerin yarın, öbür gün kendi ülkelerine dönüp orada terör hareketleri yapabilecekleri düşüncesi bütün dünyayı etkiledi. Sünni-İslam yalnız Suriye’de değil Irak’ta da bulunmaktaydı. Suriye’deki dengesiz gelişme yüzde 12’si Alevilerden, yüzde 74’ü Sünnilerden oluşan bu ülkede Alevi sülalelerin ülkeyi yönetmesi, Sünnilerin başkaldırmaya hazır bir duruma gelmesine neden olmuştur.

IŞİD’e yanlış yaklaşım

Türkiye olarak IŞİD’in askerlerini ve gönüllerini Türkiye’de eğitip belirli ölçüde silah verirken, bunların Esad ordusunda karşı galip geleceğini ve iktidarın demokratik bir şekle dönüşmesine katkıda bulunacağı düşünülüyordu. Gelelim olaylarda Türkiye’nin konumuna, Türkiye IŞİD konusunda yanlış bir yola girmişti. İlk olarak Esad’a karşı Sünni- İslam’ın Suriye’de gelişmesini isteyen Türkiye bu konuda IŞİD’i büyük ölçüde destekledi. Şimdi IŞİD konusunda Türkiye’de de bir pişmanlık var. Fakat bu pişmanlık Türkiye’nin atacağı adımlarla sınırlanıyor, zira IŞİD’in Sünni-Müslümanlara yön vermesi ve Türkiye’deki Müslümanların büyük bir çoğunluğu Sünni olması dışında, IŞİD’in rivayetlere göre 22 tane silah dolu kamyonun Türkiye’de dolaşması ve 11 canlı bombanın da ülkemizde yer alması, Türkiye’nin etkenliğini büyük ölçüde kısıtlıyor.

80 ülkeden gönüllüler

IŞİD’in Sünni ve radikal İslam beklentileri dışına çıktı, çok kısa zamanda 80 ayrı ülkeden gönüllüleri Türkiye üzerinden Suriye’ye soktu, bunları eğitti ve ciddi bir savaşa başladı. Bugün IŞİD’in eline geçirdiği topraklara bakarsak bu Suriye’nin % 30’nu, Irak’ında % 35’ini kapsar. İstense de istenmese de bugün IŞİD İslami hilafet devletini kurmuş bulunmaktadır. Liderlerinin kendisini halife ilan etmesinden sonra Türkiye’den başta olmak üzere aşırı Müslüman gruplar buraya akın akın gelmekte ve Sünnilerin düşmanları olarak kabul ettikleri Şiilerden tutun diğer dinsel gruplara baskılarını sürdürmektedirler. Özellikle IŞİD’in büyük bir başarıyla Musul’u ele geçirip Musul Merkez Bankası’nda bulunan 4,6 Milyar Dolara el koymasından sonra ekonomik gelişmesi de hızlanmıştır. IŞİD aynı zamanda kaçakçılık başta olmak üzere birçok illegal yoldan para toplamaya devam etmektedir. Musul’da 49 diplomatımızı esir alan IŞİD’e Türkiye olarak öncelere çok toleranslı davrandık, herkesin ümidi Musul’daki diplomatlarımızın en kısa zamanda serbest bırakılacağına yönelikti. Nihayet 39 diplomatlarımız kurtardık. IŞİD elindeki bu kozu kaybetti. Türkiye artık IŞİD’e karşı yeni bahaneler bulamıyor. IŞİD’i bizde ilk önce resmen terör örgütü olarak tandık ve BM Genel Kurulu’nda bu konuda ön saflarda yer alabileceğimiz ortaya çıktı. Amerikan Dışişleri Bakanı Kerry Türkiye’nin konumunu ön saflarda çarpışacak ordu olarak nitelendirdi. İçimizde büyüyen canavarı yok etmek, tekrar Türkiye’ye düştü. Bu oldukça sorunlu ve kolay olmayan bir iş, bu konuda Türkiye ne gibi adamlar atabilir, bunu hep birlikte göreceğiz.

IŞİD ülkemizin başına dert

Bunun dışında IŞİD’in ciddi koşullandırılmış 35.000’ yakın savaşçısının olduğundan hareket edebiliriz. Irak’ta 10.000 kişilik IŞİD ordusunun saldırısına karşılık Irak’taki merkezi hükümetin iki kolordusu silahlarını, her şeylerini bırakarak kaçmışlar ve IŞİD’in daha da güçlenmesine neden olmuşlardır. IŞİD’e ilk başta El Kaide gibi, ABD ve belirli ülkeler destek vermişlerdir. IŞİD artık yavaş yavaş Kerbela, Erbil’le yaklaşmaya başlamış ve ellerindeki silahların güçsüzlüğü nedeniyle Peşmergeler bunlarla başa çıkacak düzeyde değildir. Barzani bu gerçeği kabul etmiş ve Avrupa ve ABD’den askeri yardım istemiştir. İlk olarak Almanya’dan 4,5 milyon Euro’luk üstün güçlü savaş silahları Peşmergeye gönderilmiş bulunmaktadır. ABD IŞİD’i Peşmergelerin verdiği bilgiler çerçevesinde bombalamakta, fakat bu bombalamalarda herhangi bir önemli etki yapmamaktadır.

Yeni Bir devlet

IŞİD kabul edelim, etmeyelim artık Suriye’yi bölmüş ve bir devlet konumuna gelmiştir. Güney sınırlarımızda artık Suriye’den Irak’a kadar bir halifenin başkanlığında Sünni-fanatik ve teröre yatkın bir komşuya sahibiz. Bu komşunun oluşmasında maalesef bizim de isteyerek veya istemeyerek büyük ölçüde katkımız olmuştur.

Bundan sonra bu gelişmeler neler olacak? Esad bugüne kadar kendisinin düşmanı olan ABD ve AB ülkelerine IŞİD’in korkunçluğu karşısında yanına almış bulunmaktadır. Genel olarak Esad’a karşı çıkan Türkiye’den başka ülke kalmamış bulunmaktadır. Bu da Esad’ın Lazkiye’den başlayarak Suriye’den kıyı şeridini Halep’i, Şam ve çerçevesini kendi alanında tutma başarısını beraberinde getirecektir.

İkinci devlet istense de, istenmese de Sünnilerin ağırlıklı olduğu IŞİD devleti olarak Suriye’nin neredeyse 1/3’ine sahiptir. Son bölümde de Esad’ın hiçbir şekilde üstüne gitmediği Kürtler PYD başkanlığında bir Kürt Otonom devleti oluşturmakla meşguldürler. Bu konu PKK nedeni ile bizi de ilgilendirmektedir. Boğaziçi’nin güzelliklerini IŞİD’in saldırılarına bırakmamalıyız.

Yazarın Yazıları