Ömer KASAP
  • 01/01/1970 Son günceleme: 03/12/2013 23:11
  • 13.308

Beni tanıyan bilir, samimiyete önem veririm. Beyaz eşya sektörünün hatırı sayılır markalarından birinin bir dönem reklam kampanyalarında

kullandığı “insanların güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi tercih ederim” sözü, O büyük hesap gününde küçük hesaplar nedeniyle mutabakatsızlık yaşamamak adına hayat felsefemdir. Samimiyet, tutarlılık gerektirir.  Haksızlığa uğradığımı düşündüğüm konulara ilk olarak, haksızlık yapanın gözünden bakarım. Ve ne hikmetse, haksızlık yapan için hafifletici bir  ‘haklı’ sebep bulurum. 

CHP Beykoz teşkilatının geçtiğimiz Pazar gerçekleştirdiği ‘nabız’ ölçümleri üzerine birçok şey yazılıp çizildiği için, siyasetten uzak durduğumu bilen arkadaşlarımın ”Bir sen eksiktin” çıkışlarından endişemle  uzun süredir  kafamı meşgul eden ve paylaşmayı düşündüğüm bu düşüncemi yazmaktan vazgeçmiştim ama son belediye meclis toplantısındaki tablo sonrası fikrim değişti. 

Hemen her siyasi parti/görüşten değerli dostlarım, ağabeylerim var. Her biri ayrı ayrı özel insanlar benim için. CHP’nin son günlerin siyasi kazalarına tanıklık ettikçe üzülüyorum onlar için.

Parti iç normları  ve vicdanları arasında sıkışıp kalmış değerli insanları çekip alacak yeni bir siyasi oluşum için çok mu geç kalındı? 

Son Meclis toplantısında, devam eden tapulandırma çalışmalarında olduğu gibi, Özel Proje Alanları’ndan kalan parsellerin vatandaşa satılması için belediyenin borçlanmasına ‘HAYIR’ diyen CHP’li ağabeylerimin, yaklaşan yerel seçimlerde Beykoz tarihinde ilk kez zafer yemini ettiklerini görüyoruz. Fakat vatandaştan bekledikleri  ‘EVET’ e rağmen tapu çalışmalarına ‘HAYIR’ demelerinin arkasında “mutlaka önemli ve büyük fontlarla belirtilmesi gereken gerekçeler vardır” diye düşünüyorum.

Gerçi,  bu memleketin birkaç neslinin canını yakmış başörtüsü mevzusunda millet olarak nihayet bulduğunu düşünüp ‘hayırlı olsun’ beklerken, CHP’nin ‘HAYIR olsunundan alışığız bu tutuma. 

Yine de haklı bir sebep bulmaya çalışıyorum. Gerçekten çalışıyorum.

 

Zafer’i hedefleyip hedefe bu kadar kilitlenen CHP’nin hemen her aday adayından duyduğumuz tek şeyin “Tapu böyle verilmez, fiyatlar yüksek” olması ve zafere kesin gözüyle bakılmasına rağmen, tapusunu alan 3,300 (üç bin üç yüz) aile arasında hiç CHP’linin olmadığına CHP ilçe  teşkilatı kadar emin olamıyorum.

Zafer bu kadar yakın, fiyatlar bir o kadar yüksek ve bu iş  amatörce hatta “komedi” şeklinde yapılıyor ise, neden  CHP Beykoz ilçe teşkilatından  “Tapularınızı almakta acele etmeyin, bizi bekleyin” sesleri duymuyoruz? CHP Beykoz neden “31 MART sabahını bekleyin” naraları atmıyor?  

Eminim Tapusunu alan  3,300 ailenin tamamı, sadece ve sadece  31 Mart sabahı Yücel Çelikbilek ve AK Parti ile devam edeceğine inanan, düşünen insanlardan oluşuyordur. Ben eminim de, CHP Beykoz İlçe teşkilatı emin mi?  Aralarında kapalı havada güneş gözlüğü takarak ihale salonuna “bir arkadaşa bakıp çıkacağım” edasıyla girip  tapusunu alana kadar parti rozetine siyah şerit çekmiş CHP’li yoktur değil mi? Var ise Yeşilçam’a haksızlık yapmış oluruz. Süreci ‘komedi’ olarak  değil,  “ihanet” isimli bir trajedi olarak adlandırmak gerekir. Ve CHP’nin zafer yeminini hatırlatarak, hiçbir partilisine “Tapularınızı  almayın, bizi bekleyin” şeklinde bir çıkışı  olmamış olmasına da ‘Kuzuların Sessizliği’ filmiyle adayım... 

Samimi kalın...

Yazarın Yazıları
Dahası