Kader GÜR
  • 08/07/2015 Son günceleme: 11/04/2020 16:22
  • 9.799

Beykoz’u gerçekten seven ve özümseyenler,

Beykoz’un geleceğiyle ilgili endişe duyanlar ya da Beykoz’u gerçek anlamda yurt edinenler ne demek istediğimi pekâlâ anlayacaklardır. Ama Beykoz’u bir rant kapısı görenler farklı yorumlar yapabilirler.

7 Haziran 2015 Seçimleri’nden sonra Ramazan ayının gelmesiyle de seçim sonuçları bana göre çok sağlıklı analiz edilemedi. Birde AK Parti’nin hala geçici olarak hükümette olmasının da etkisi var bence bu durgunlukta.

Hiç kimse farkında değil galiba… AK Parti’nin 12 yıllık tek parti iktidarı bitti. Eğer bu durum ters yüz edilemezse, dünya mecburi bir değişime gidecek, Türkiye, İstanbul ve çaresiz Beykoz’da bu değişimden nasibini fazlasıyla alacak.

Daha önce yazmış olduğum yazılarımda yerel siyasete ilişkin önemli hususların altını çizmiştim. Önemli uyarılar yapmıştım. Ben olası kötü senaryolar tarafından bakıyorum meselelere, birileri gibi maaş karşılığında yağ çekerek göz boyamaya çalışmıyorum.

Meselelere iyimser bakmak için elinizde bir takım kanıtlar olması lazım. Fakat hali hazırda elimizde iyimser olmak için bir kanıt yok. Tek umut, millet koalisyonun ne kadar kötü bir şey olduğunu görecek ve AK Parti’yi tek başına yeniden iktidar yapacak. Siz hiç bir şey yapmazsanız, olduğunuz yerde sayarsanız, böyle bir beklentiye ne kadar güvenilebilirsiniz. Ya da vatandaşın böyle düşündüğünden ne kadar emin olabilirsiniz?

Türkiye’de siyasetin istikrar vaat ettiği yıllarda Beykoz nasıl bundan en güzel şekilde yararlandıysa, koalisyon hükümetlerinin getirdiği sıkışmışlıktan da en ağır şekilde yara alacağından hiç kuşkunuz olmasın. Beykoz nasıl mülkiyet anlamında Türkiye’de özel bir bölge olarak anıldıysa, aynı özelliğini bu kez koalisyon hükümetleri döneminde de muhafaza eder olacak ve özel ilgiye yine muhtaç kalacak.

Çünkü Beykoz henüz geçiş sürecini tamamlamadı…

Beykoz halkının hayatini esaret altına alan, Beykoz halkını bu zamana kadar yalan dolan siyasetine itibar etmek zorunda bırakan neydi? Mülkiyet problemi?

Beykoz halkı mülkiyet problemini çözmek için tam 50 yıl mücadele etti. Tam elli yıldır süren mücadeleyi, geldiğimiz nokta da ne Beykoz halkı kazanabildi ne de siyasi partiler. Her seçim döneminde mülkiyet problemi propaganda malzemesi yapıldı. Gelinen nokta da Cumhurbaşkanı, Hükümet, İstanbul Büyükşehir ve Beykoz Belediyeleri aynı anlayışın elinde olmasına rağmen ancak bir kapı aralanabildi. Yani özetle bu elli yıllık mücadelenin hala net bir kazananı yok. Çünkü süreç hala devam ediyor… Bir kesim çıkan kanunun garantörlüğüyle yerini sattı, aldı parayı çekti gitti. Ya Beykoz’u yurt edinenler ne yapacak?

Eğer koalisyon macerası Türkiye’yi sararsa öyle görünüyor ki, Beykoz’un yarım kalma ihtimali yüksek olan hayalleri siyasete yeniden malzeme olacak.

Beykoz’un önümüzdeki 30 yıllık süreçte yaşayacağı köklü değişimin, 2B Kanunu’nun çıkmasıyla ancak kapısı aralanabildi. Esas büyük işler bundan sonrasında bekliyor. Yücel Çelikbilek’in, Beykoz’un özel proje alanı ilan edilmesiyle Beykoz Belediyesi’nin kasasına giren para ile Beykoz’da 100 bin vatandaşa dönüşüm imkânı sağlayacağına dair sözü var. Bundan ziyade Beykoz’un imar planları ne olacak… Gümüşsuyu, İncirköy, Soğuksu, Rüzgarlıbahçe, Kavacık, Göksu ve Yenimahalle’nin dışında onaylanan plan yok. Beykoz’un çehresi olan Boğaz alanlarına ise hiç dokunulmamış.

Koalisyon hükümetlerinin oluşturacağı bürokratik sıkıntılarla bu sorunlar nasıl aşılacak? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Beykoz Belediyesi’nin ilişkileri bu zamana kadar son dereye iyi yürüdü. Koalisyon döneminde nasıl olacak? Bunlar hep beykoz’u yakından ilgilenrien durumlar… Beykoz halkı diyebilir ki, ‘biz üzerimize düşeni yaptık, bu beklentiler nedeniyle bütün olumsuzluklara, haksızlıklara rağmen, çıkan 2B Kanunu’nun bize sağladığı imkanların karşılığında AK Parti’ye % 46 oy verdik daha ne yapalım?’. Evet, doğru ama maalesef önümüzde de böyle bir yeni durum var.

Beykoz’da büyük ve köklü bir yapısal değişim olacak. Buralarda trilyonlara varan rakamlar dönecek. İş adamları, müteahhitler tek parti iktidarına güvenerek Beykoz’dan parsel parsel arsa satın aldı. Vatandaşlarda bu müteahhitlerin sözüne itibar ederek, sözleşme imzaladı. Eğer Türkiye siyasetinde bu durum değiştirilemez aksine daha kötüye giderse, umudunu yitiren yatırımcı ve vatandaşlar bu kez suçlu aramaya başlayacaktır. O zaman suçlu hükümet mi olacak, yerel yöneticiler mi? Yoksa o sözleşmelere imza attıran komisyoncular mı ?

Sizce bu tartışmalar AK Parti’yi daha fazla zora sokmayacak mı?

Sokacak! Eeee öyleyse hala neye güveniyorsunuz?

------------------------------------------------------------------------------

Yazarın Yazıları