Beykoz Küçüksu'da oturduğu apartmanın alt katını atölyeye çeviren Rize Güneysu'lu Osman Topuz adlı vatandaş, atık malzemeden sanat eserleri üretiyor.
Beykoz Küçüksu'da oturduğu apartmanın alt katını atölyeye çeviren Rize Güneysu'lu Osman Topuz adlı vatandaş, atık malzemeden sanat eserleri üretiyor.
Ekosistem içerisinde yer alan canlı öğeler, kürselleşen dünyamızdaki atık malzemelerin ve buna bağlı olarak da çevre kirliliğinin ölümcül tehlikesini üzerlerinde hissediyorlar. Dünya üzerindeki STK'lardan devletleri yöneten hükümetlere kadar pek çok kurum ve kuruluş ise 'atık malzemeyle' ilgili olarak sosyal projeler üretmeye çalışıyorlar. Bunların içerisinde 'bireysel' olarak çalışanlar da var.
İşte, atık malzemeleri bir sanat eseri haline getirmeyi kendisine ilke edinmiş olan Beykozlu Osman Topuz da bireysel olarak 'çevre kirliliğini' önlemenin mücadelesini veriyor.
Küçüksu'da oturduğu apartmanın alt katını atölyeye çeviren Osman Topuz, eline geçen ağaç, demir ve camdan 'atık' malzemesini kullanarak, süs eşyası ve abajur imal ediyor. Elektrik Tesisatçılığı konusunda 'ustalık' belgesi olan ve emekli olmadan önce 'bobinajcı' olarak birçok büyük projenin altına imza da atan Osman Topuz, sevdiklerine ve gönül dostlarına 'hediye' ettiği eserlerini asla satmayı düşünmüyor. Dost Beykoz, ilçede yaşayan 'hazine' değerindeki bir insanın büyülü yalnızlığına konuk oluyor ve büyük bir gururla Osman Amca'yı kamuoyuna takdim ediyor.
'Onun tek masrafı bir tüp yapıştırıcı'
Beykoz Küçüksu'da ikamet eden Osman Topuz, eline geçen katı atık maddelerini, saatlerce uğraşarak, her birini birer sanat eserine dönüştürüyor. Aslen Rize Güneysulu olan Osman Topuz, atölyesinde saatler harcayarak, emekliliğin tadını güzel bir 'hobi' ile çıkartmaya çalışıyor. "Benim tek masrafım bir tüp yapıştırıcı" diyen Topuz, birbirinden güzel eserleri oluştururken büyük bir keyif aldığını da sözlerine ekliyor.
Çalıştığı atölyenin tavanına astığı 'eski' ayakkabıları sorduğumuz Osman Topuz, bu spor ayakkabıların oğluna ait olduğunu ve neredeyse 15-20 yıldır sakladığını söylüyor. Yine atölyesinde 'dönüşüme' hazır bir kuruyemiş kutusu var. Osman Amca bu kutuyu da kısa zaman sonra güzel bir lambaya dönüştürerek, eserlerinin arasına katacağını anlatıyor.
‘Osmanlı İmparatorluğu’ndan bu yana kullanılagelmiş kapı anahtarları, içerideki atmosfere renk katıyor’
Oturduğu bina da Osman Topuz'un eseri... Binanın yapımında bizzat bulunduğunu dile getiren Osman Amca, inşaat sırasında harcın arasına 'cam parçaları' sıkıştırdığını belirtiyor. Büyük bir bahçesi olan apartmanda yaz aylarında üretim yapmak kolay değil... Osman Amca, yaz aylarını bahçede çiçek yetiştirerek geçirdiğini, atık malzemeleri ise bu sırada kış ayları için biriktirdiğini söylüyor. Bu arada bahçenin içerisinde bulunan gezinti yollarının da taş ve cam parçalarıyla süslendiği fark ediliyor.
Atölye olarak kullandığı küçük odanın hemen yanında Osman Topuz'a ait büyük bir dükkân göze çarpıyor. Zaman zaman dostlarını ağırladığı bu dükkânın içi Osman Amca'nın el emeği-göz nuru eserleriyle dolu... Kimi zaman bir ağaç dalı boyanıyor ve camla birleşiyor; kimi zaman da bir demir bir kütükle-mermerle kavuşarak 'ferforje sehpa' halini alıyor. Buradaki malzemelerin çoğu 'atık malzemeden' oluşuyor. Tabi, Osman Topuz'un 'özel koleksiyonları' da var ve bunlar eserlerinin arasında ilginç bir görüntü oluşturuyor. Mumluk haline gelmiş bir çift takunya ile Osmanlı İmparatorluğu'ndan bu yana kullanılagelmiş 'kapı anahtarları' içerideki atmosfere adeta güzel bir ruh üflüyor.
Dost Beykoz / Özel Röportaj
