Kader GÜR
  • 28/06/2016 Son günceleme: 30/06/2016 19:29
  • 9.023

Yüce Allah hepimizin tuttuğu oruçları ve yaptığı ibadetleri kabul etsin...

Bir Ramazan ayını daha tüm İslam dünyasında olduğu gibi Beykoz'da da geride bırakıyoruz. Dost Beykoz olarak bu süreçte arkadaşlarımızla tüm iftarlara katılmaya çalışarak Beykoz’daki Ramazan atmosferini okuyucularımıza yansıtma çabası içinde olduk.

Benim de bazı davetler üzerine çeşitli sofralara oturma şansım oldu… Hemen şunu söyleyeyim: Allah, bu Ramazan ayında Beykoz'da sofra kuran, vatandaşları beklentisiz doyuran herkesten razı olsun... Yaptıkları ibadeti, yüreklerindeki iyi niyeti makbul kılsın inşallah...

Tamam, iyi güzelde… Gönüldekiyle görünen bir oluyor mu?

Belki başka yerlerde de eleştirilecek şeyler vardır, fakat ben Beykoz’da yaşayan biri olarak gördüklerim karşısında hissettiklerimi paylaşmak istedim dostlarımla…

Beykoz’da sanki biraz haksızlık yapıldı Ramazan'a...  

Bu mübarek ayda sofra kuran dernekler ve maddi durumu iyi olan vatandaşların yanı sıra siyasi partiler de vardı. Beykoz Belediyesi de her mahallede durmaksızın sofra kurmaya devam etti.

Ben iftar sofralarının 'protokol' kısmına takıldım. Siz camiye gittiğiniz zaman, ‘bulunduğunuz konum itibariyle ayrıcalık mı talep ediyorsunuz? Hayırdır…

Hepimizin sırtına geçirilen beyaz kefenle gitmiyor muyuz ebedi aleme? O zaman bu mübarek Ramazan'da kurulan iftar sofralarındaki 'protokol' ısrarı nedir?

Bütün vatandaşlar oturmuşlar yemek yiyorlar, bakıyorsunuz hemen önlerinde uzunca bir sofra... Üzerinde de hep aynı kişiler... Haydi, Kaymakamı anladık, Belediye Başkanını anladık; iktidar partisinin ilçe başkanı da anlaşılabilir... Peki, o gençlik kolları, kadın kolları, onlar, bunlar, şunlar; önüne gelen vatandaşa cephe oluşturulurcasına kurulan up uzun protokol sofrasına niye oturur,  ne oluyor? Neyin protokolü bu? Hangi kitapta onlar protokolden sayılıyor? Sofrada 70 yaşında dedem oturuyor, yıllarını, dişlerini-tırnaklarını memleket için vermiş; karşısında bacak kadar boyuyla bilmem neyin başkanıymış, teyyare misali oturmuş, "Ben ayrıcalıklıyım" diyor. Bu kadar mı bu işleri ayağa düşürdük? Yazıklar olsun…

Kaymakam, Belediye Başkanı da bir protokol olmasa ve bu anlayışı reddetse de her akşam halkın içerisinde oturup yemek yese olmaz mı? Olur... E, öyle olunca bu kadın kolları başkanları, gençlik kolları başkanları ne olur? Tek dertleri fotoğraf karelerinde yer almak.

Bir dahaki Ramazan ayında iftarlara bence; saygı, sevgi ve mütevazılık ekensinde daha bir manevi hava katılmalı… Tabii her şey Allah’ın takdiridir ama ancak bir kul olarak ben razı değilim böyle iftar sofralarına…

Rahmetli Dr. Özer Odabaşı, Üsküdar Belediyesi'nde Refah Partili Meclis Üyesi'yken... 1990'lı yıllarda... İlk kez bu 'Ramazan Çadırı' fikrini ortaya atmış ve Üsküdar'da da ilk çadırın kurulmasıyla bütün Türkiye geneline yayılmıştı… Bu vesile ile onu rahmetle anıyorum... Allah rahmet etsin...

Sokaklardaki iftar sofraları da; Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek’in fikri ve uygulamasıyla şu anda Türkiye’nin her tarafında kuruluyor. Yücel Çelikbilek’in bu fikri milyonlarca insanın belki bir araya gelmesine vesile oluyor, fakat o bir araya gelen insanların karşısında bence saygıda kusur etmememiz, kendimizi o insanlardan yüksekte görmememiz lazım. Bu projeleri üreterek hayır dua alan insanlarla projeleri miras gibi cömertçe harcayanlar aynı şuuru taşımadıkça maalesef eksiklik hemen kendini gösteriyor.

Bu eksiklikler maalesef manevi şuurunda ortadan kalkmasına yol açıyor. Şöyle ki, bu manzarayı gören vatandaş yemeğini yedikten sonra üzerini sofraya silkeleyip gidiyor.

Bu yüzden de sokak iftarlarına 'protokol' masası olmasını doğru görmüyorum. Kaymakam, Belediye Başkanı, Kuvvet Komutanı, Emniyet Müdürü, İlçe Başkanları vatandaşlarla bir arada otursun ve yemek sonrası onlarla sohbet etsin ki, vatandaşta yemek sonrası hemen gitmesin...

Eski tadı kalmadı diyoruz ya... Eski ruhu da kalmamış artık Ramazan aylarının... Şaşırıyorum... Herkes bir gösteriş peşinde, herkes bir 'imaj' derdinde... Samimiyet sorunu olan insanların her geçen gün artış göstermesi bu tarz hayır işlerini ve siyaseti asıl mecrasından uzaklaştırıyor.

Bir zamanlar toplumun kabul etmediği bizlerin kurduğu toplumda kimseyi kabul etmez oldu. Allah sonumuzu hayır etsin.

Ramazan aynı Ramazan... Allah ve din hiç değişmedi... Ayetler sabit-hadisler sabit... Ancak biz kullar, bu din içerisinde bazı şeyleri hep düşüncesizce yaptık. İçini boşalttığımız ve pişkinliklerle bezediğimiz ibadetlerimizin manevi ruhu maalesef kalmadı. Bizler babalarımıza-dedelerimize bakarak öğrenirdik. Babalarımızı-dedelerimizi belli ki artık önemsememeye başladık. Geçmişimize kapıları kapattık.

Ramazan'ı biz vurduk... Biz topal yaptık... Ayağına bir kurşun sıktık… Allah'tan korkmadığımız kadar korktuğumuz kullar nedeniyle, ibadetimizi ve inancımızı 'nakde' bağladık.

Yüce Allah'ım içimizdeki bu Topal Ramazan'ı bir an önce eski sağlığına kavuştursun... Rabbim hepimizi varlığıyla ve hakkıyla terbiye etsin...

Hepinizin Ramazan Bayramı da şimdiden mübarek olsun...

Yazarın Yazıları