Melih PERÇİN
  • 09/06/2014 Son günceleme: 12/03/2014 23:11
  • 13.656

Saat 14.35’de Kahramanmaraş’ın Çağlayancerit ilçesinden kalkan TC-HEK işaretli helikopterde ...

Helikopter 15.03’de Keş Dağı’nın Kanlı Çukur mevkiinde düştü. 23 dakika sonra kendine gelen İHA muhabiri İsmail Güneş 112 acil servisi arayarak şöyle diyordu “ Ben İHA muhabiri İsmail Güneş. Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte helikopterden düştük!”

İşte o konuşmalardan birkaç satırbaşı…

 

İsmail Güneş: Alo

KKM              : Efendim 112…

İsmail Güneş : Hanımefendi ben İsmail Güneş…

KKM              : Evet buyurun.

İsmail Güneş : Muhsin Yazıcıoğlu ile birlikte helikopterden düştük…

KKM              : Kiminle düştüm dediniz?

İsmail Güneş: Muhsin Yazıcıoğlu… Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı…

KKM              : Muhsin Yazıcıoğlu ile düştünüz. Şuan nerede olduğunuzu biliyor musunuz?

İsmail Güneş: Bilmiyorum yok…

 

 

Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Ulaştırma Bakanlığı, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ve buna bağlı olarak GSM Şirketleri helikopterin düştüğü yerin bulunması için kendi aralarında koordinasyonu sağlamaya çalışıyordu…

 

Helikopterin bulunmasını sağlayacak en önemli veri ise gazeteci İsmail Güneş’in uzun süren telefon görüşmeleriydi…

Aramama kurtarmama çalışmaları bir türlü bitmek bilmiyordu…

İçişleri Bakanı 10 bin kişinin arama kurtarma faaliyetlerine katıldığını söylemişti…

Ne tuhaf ki; helikopterin enkazı günler sonra 27 Mart 2009 tarihinde civar köylerde yaşayan 17 sade vatandaş tarafından bulunacaktı… 

28 Mart’ta helikopter enkazına Özel Kuvvetler Komutanlığına bağlı bir tim ulaşarak naaşları enkaz bölgesinden çıkardı. Gazeteci İsmail Güneş hariç, Muhsin Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının otopsisi yapıldı.

 

30 Mart günü ise gazeteci İsmail Güneş helikopter enkazının 600 metre uzağında bir kaya parçasının dibinde bulundu ve aynı gün otopsisi yapıldı…

4 Nisan 2009 tarihinde Kahramanmaraş Cumhuriyet Savcısı enkaz bölgesinde incelemelerde bulunurken, 10 Nisan’da da Adana Adli Tıp Kurumu kan ve idrar raporlarını inceledi ve sonuç raporuna ‘karbonmonoksit’ bulunamadı yazdı... 

4 Aralık 2009’da ise 3 kişiden oluşan Kaza Kırım ekibi raporunu tamamlayarak, helikopterin düşme nedenini ‘pilotaj hatasına’ bağladı…  

Aynı günlerde, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, 5 Nisan 2009 tarihinde olayın aydınlatılması için Meclis Araştırma Komisyonu kuruldu… Komisyon 5 Aralık 2009 tarihinde çalışmalarını tamamladı.  Komisyon çalışmalarından herhangi bir netice çıkmayınca 2 Şubat 2010 tarihinde Meclis Araştırma Komisyonu ikinci kez kuruldu.

10 Aralık 2010 tarihinde komisyon raporunu tamamlayarak meclis başkanlığına sundu… Komisyon raporunda, helikopterin düşme sebebi belirtilmezken, arama kurtarma anındaki zafiyetlere dikkat çekildi… 

Türkiye Büyük Millet Meclisinde konu kapatılmıştı…

Zaten o güne kadar da İçişleri Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı’da konu ile ilgili hiçbir kurum ve kişi hakkında bir işlem yapmamıştı…

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Düşünebiliyor musunuz? Mecliste bu mesele kapanmıştı…” diyene kadar da gündemlerinde olmayacaktı…

Evet… Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Almanya gezisinde Berlin’de otel lobisinde gazetecilerle yaptığı sohbette Merhum Muhsin Yazıcıoğlu dosyasıyla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu…

Cumhurbaşkanı şöyle diyordu: “Dink ve Yazıcıoğlu'yla ilgili Devlet Denetleme Kurulu'nu görevlendirdim. Görüşmeler yaptılar, çalışmalarını tam olarak bitirmediler. Doğrusu Muhsin Yazıcıoğlu'yla ilgili çok üzücü durumlar ortaya çıktı. Yani inanmak mümkün değil ama ortaya çıkan büyük açıklar oldu. Düşünebiliyor musunuz? Mecliste bu mesele kapanmıştı. Ama düşen helikopterin beyni, yani her şeyi kaydeden o hafızası yok şimdi ortada. Keçiler gelip söküp götürmedi onu. Böyle özel vidalarla sökülüp alınmış ve ortada yok. Bunun yok olduğunu tespit etti bu denetleme raporu. Bu tespit edildikten sonra ihbarlar yağdı. Yazmış adam, 'Cumhurbaşkanım' diye bana gönderdi. (kaza mahallinde bulunan bazı kamu görevlileri) 'Biz görev yapıyoruz zannediyorduk ama şunlar şunlar da var. Al şu videoya bak' diye gönderdiler. Baktım ki bir taraftan birileri buzlarda cesetlerle ilgileniyor, birileri de bir taraftan (kara kutunun) vidasını söküyor. Bunların hepsi çıktı ortaya”.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 15 Şubat 2010 tarihinde konunun tüm yönleriyle araştırılması için Devlet Denetleme Kurulu’nu görevlendirmesiyle, DDK 21 Ocak 2011 tarihinde 728 sayfalık bir rapor hazırlayarak raporu Kahramanmaraş Cumhuriyet Savcılığı’na gönderir.Devlet Denetleme Kurulu hazırladığı raporunda, olayın suikast olabileceğine dair ciddi şüphelerin olduğuna dikkat çekmesi üzerine, Büyük Birlik Partisi ve hayatını kaybedenlerin aileleri dosyanın Özel Yetkili Malatya Cumhuriyet Savcılığı’na verilmesi için Kahramanmaraş Cumhuriyet Savcılığı’na müracaat etmesi ile dosya Özel Yetkili Malatya Cumhuriyet Savcılığı’na teslim edilmiş oldu…

Özel Yetkili Malatya Cumhuriyet Savcılığı soruşturmayı derinleştirirken suikast olduğuna dair ciddi delillere ulaştı…  

Son haftalarda Özel Yetkili Mahkemeler kaldırılmadan önce Genelkurmay Başkanlığı’nda rotaların takip edildiği merkezde ve Hava Radar Mevzi Komutanlığı’nda inceleme yaptı. Bu incelemelerin sonucu ise bilinmemekte…

Öte yandan Özel Yetkili Mahkemelerin kaldırılması birlikte Muhsin Yazıcıoğlu suikast dosyası şuan itibariyle kapatılmış durumda… Kahramanmaraş’a tekrar geri gönderilecek olandosyanın akıbeti hukuken olmasa da fiilen belirsizliğini korumakta. Çünkü kanunun yürürlüğe girmesiyle dosyanın niteliği gereği şüphelilerin tümüne yakının kamu görevlisi olması ve bunların yargılanabilmesi için artık kurum amirlerinin iznine tabi olması gerekiyor. 

 

KİM NE BİLİYORSA ANLATSIN… 

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici; "Kim ne biliyorsa anlatsın" derken, aradan beş yıl geçmesine rağmen hadise ile ilgili cevap bekleyen bazı sorular hala mevcudiyetini korumakta… Mesela;

-              -          Helikopterin enkazına ilk olarak ne zaman ulaşıldı?

  • Cenazeler kaldırılmadan önce savcıların ve olay yeri inceleme ekibinin gelmesi neden beklenilmedi?
  • Helikopterden cihazlar neden söküldü?
  • Muhsin Yazıcıoğlu’nun kullandığı iki telefonun sim ve hafıza kartlarını kimler çaldı?
  • Helikopterin düşmesinde bölgedeki jetlerin bir etkisi oldu mu?
  • Helikopter düştüğünde Genel Kurmay tarafından gönderilen radar kayıtlarının 4 dakika 47 saniyesinin kayıp olması ve bugüne kadar bu kayıtlara neden bir türlü ulaşılamadı?
  • Kaza Kırım ekibi, bölgeye niçin helikopterin kiralandığı şirketten bir yetkili ile beraber gittiler?
  • Helikopter düşmeyip, sert iniş yaptığı ortaya çıktı… Hâlbuki Kaza kırım ekibinin helikopter nasıl düştü sorusuna  ‘ pilot kötü hava şartların ve sis yüzünden vertigo hissine kapıldı bu yüzden dağa çakıldı’ cevabını neden ileri sürdü?
  • Kaza kırım ekibinin raporunda uçuş bilgileri ve hava hareketliliğini gösteren cihazların helikopterden çalınması ile ilgili neden bir satır bile yoktu?
  • İsmail Güneş çenesi kırık olarak telefon görüşmelerini nasıl yapabildi?
  • Gazeteci İsmail Güneş birileri tarafından ölüme mi terk edildi?
  • Olayın hemen ardından devletin ne gibi ihmalleri söz konusu oldu?
  • Otopsi tutanaklarında neler saklandı?
  • Pilot Kaya İstek tepe ile hemen arkasında oturan gazeteci İsmail Güneş’in kanlarında bulunan karbon monoksit değerlerinin normalin çok üstünde çıktı… Adana Adli Tıp Kurumu’nun raporunda bu durum neden yer almadı?

 

BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ; SOSYAL MEDYADA PAYLAŞILAN SES KAYDI İDDİALARININ ARAŞTIRILMASINI SAVCILIKTAN İSTEDİ 

Muhsin Yazıcıoğlu suikastı ile ilgili, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ait olduğu ileri sürülen bir ses kaydının 25 Mart’ta gündeme bomba gibi düşeceği sosyal medyada her gün yayınlanmakta…

Büyük Birlik Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve davanın Avukatı Selami Ekici, iddianın araştırılmasını savcılıktan talep ettiklerini dile getirdi. BBP Genel Başkan Yardımcısı Ekici, şunları kaydetti: “ Bu ses kaydının varlığı sosyal medyada gündeme gelmeden önce bizlere bu yönde de bilgiler gelmişti. Sosyal medyada gündeme geldikten sonra her iddia gibi bunun araştırılmasını resmi olarak cumhuriyet savcılığından talep ettik. Ses kayıtlarının çıkıp çıkmayacağı veya varlığı konusunda şu an bir şey söylemek doğru olmaz. Ancak hükümet çevrelerinin sosyal medyadaki bu iddiaları çok ciddiye alıp, bunun üzerine açıklamalar yapmaları daha henüz ortaya çıkmamış bir olgu hakkında montaj algısı oluşturmaya çalışmaları, doğrusu bizde ses kayıtlarının var olma ihtimali konusunda kuvvetli şüphe oluşturmaktadır ”…  

 

ARTIK İKTİDARDA SUİKAST DİYOR… 

Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler’in Muhsin Yazıcıoğlu suikastını devlet içindeki derin çeteler işlemiş olabilir.” açıklaması ilk defa bir hükümet yetkilisi tarafından ifade edilmesi de konuya başka bir boyut getirmiş oldu…

Hâlbuki iktidar bugüne kadar Ulaştırma Bakanı, İçişleri Bakanı, Başbakanlık Kriz Yönetim Başkanı, Kahramanmaraş Valiliği, Kahramanmaraş Emniyeti, Adana Jandarma Bölge Komutanlığı, Kahramanmaraş Jandarma Alay Komutanlığı, Kayseri Valisi, Kayseri Emniyet Müdürü'nün hukuki ve idari sorumlulukları hiçbir işlem yapmamıştı… 

Sonuç olarak; suikast hala aydınlatılamadı…

25 Mart’ta beşinci sene doluyor…

BBP Genel Başkanı Mustafa Destici dönemin yetkililerini bildiklerini anlatmaya çağırıyor. Destici’ye göre bu isimlerin başında eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, hükümet adına bölgeye giden Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, o dönem kriz masasının başında olan İçişleri Bakanı Efgan Ala, Kahramanmaraş ile Kayseri’nin Vali ve Emniyet Müdürleri bulunuyor.

Destici, “ Hepsi konuşmalı, ne biliyorlarsa anlatmalı. Beş yılda bu iş çözülemez mi? MİT’ten hiçbir bilgi alamadık. Bizimle görüşmediler. Mutlaka bildikleri şeyler vardır… Bilgi, belge, ses kayıdı ne çıkacak, kimin elinde ne var bilmiyorum. Söylenenlere de inanmak istemiyorum. Kim, ne biliyorsa sosyal medyaya değil savcıya açıklasın, belgeleri versin. Bu olayın kavgalara alet edilmesini doğru bulmuyoruz ” diye açıklamada bulundu… 

 

Son söz O’nun; 

"Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiçbirimizin garantisi yok. Şurada ayakta duranın da, oturanın da garantisi yok. Yani, ruh bir saniyeliktir. Püf dedi mi gitti. Bunun da nerede geleceği, nasıl geleceği, ne şekilde yakalayacağı belli değil. Bir saniyenize bile hakim değilsiniz. Bir saniyesine bile hakim olamadığınız, hükmedemediğiniz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur. Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz. Dik duracağız, doğru gideceğiz. Allah'ın izniyle hayatım boyunca hep böyle gittim… Allah'ın izniyle, olsak da milletle olacağız, olmasak da, milletle olmayacağız. Yarın ahirette Allah bize 'Niye iktidar olmadın?' diye sormayacak. Sorsa da 'Vermediniz' diyeceğiz"…

Ülkücülerin Muhsin Abisi…
Alperenlerin Lideri… 
Allah’ın Davası’nın davacısı yiğit adam…

SENİ UNUTMAYACAĞIZ… UNUTTURMAYACAĞIZ…

Yazarın Yazıları