Av. Ferda KAZANCIBAŞI
  • 28/09/2016 Son günceleme: 28/09/2016 09:44
  • 5.545

Son birkaç yıldan beri Başkanlık Sistemi’nin ülkemizin geleceği adına sıkça telaffuz edildiği görülmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri’ndeki uygulama emsal alınmak suretiyle Türkiye adına aceleye getirilmemelidir. Bilakis Başkanlık Sistemi’nin Türkiye’nin şartlarına ne derecede uygun olup olmadığı konusunun toplumun her kademesinde tartışılmaya açılmalıdır. Bu sayede halk katlarında açıklığa kavuşturulmasından sonradır ki ulaşılacak sonuca göre hareket edilmesinde isabet olacaktır. Halk konunun özüne inmelidir ki referanduma sunulabilsin.

Anayasa Hukuku dalında Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’in açıklamalarını virgülüne dahi dokunmadan aşağıya aynen aktarıyor ve sizleri rahmetli hocamız ile baş başa bırakıyorum;

Başkan’ın yetki ve nüfuzu onu keyfiliğe saptıracak kadar geniş değildir. Bilakis Başkanın yetkisi ABD Kongresi ile sınırlıdır. Aynı zamanda üzerinde kamu baskısı vardır. Başkan anayasa sınırları içinde kalmaya mahkûmdur. Başkan’ın yetkileri anayasaca sınırlanmış ve görevleri açıkça belirtilmiştir.  ABD’de hiçbir kuvvet, hiçbir sebep ve bahane ile anayasa üzerine perde çekip saltanat süremez. ABD Başkanı haddini aşarak kanun yapma yetkisine sahip değildir. Kanun yapma yetkisi sadece Kongre’ye aittir. Kongre Amerika Birleşik Devletleri’nin dış siyasetinde son karar makamıdır. Aynı zamanda kongre bütçeye hâkimdir. Başkanca yapılan atamaların hukuki geçerliliği Senato’nun onayına bağlıdır. Başkan kongrede kanun görüşmelerinin hiçbir aşamasına müdahale edemez. Leh ve aleyhte konuşamaz. El altından mesajlar göndermek suretiyle tavsiye ve temennilerde bulunamaz. Kongre sekreterlerine soru sorup cevap isteyemez. Kongre’ye katılması takdirinde sadece gazeteciler ve dinleyiciler gibi konuk olarak yer alır. Aksi halde Kongre’nin tepkisi ile karşılaşır. Sonunda kötü bir duruma düşeceğini önceden bildiği için kongre ile iyi geçinmeye mecburdur. Ayrıca Temsilciler Meclisi 2 yılda bir yenilenir. Başkan’ın süresi ise 4 yıldır. Anaya şartlarına göre Başkan’ın görevine devamı esnasında iki yılda bir yenilenen temsilciler meclisinde ekseriyet başkan’a karşıt bir partiye geçebilir. Bu durumda başkan kongreye karşı çok daha temkinli olmak durumundadır.

Kongre Başkanı suçlandırıp mahkûm edebilir

Amerikan Anayasası’nda suç işleyen herkes, kanunun o suça kestiği cezayı çeker. Başkan’da herkesten biridir. Suç sabit olursa o da herkes gibi cezasını çeker. Kongre icra ve idare işlerinden Başkanı sorumlu tutarak tahkikat açabilir. Kongrenin bu husustaki yetkisi Başkan adına korkutucudur. Başkan vatana ihanet ve irtikâp suçlarından millete karşı sorumludur. Ancak suçun işlenip işlenmediğinin yargılanması ve karar verme yetkisi kongreye aittir. Böyle bir durumda Temsilciler Meclisi hazırlık tahkikatı yapar, sonucunu Senato’ya bildirir. Senato ise 2/3 çoğunluk şartı ile karar verir. ABD Anayasası’nda Başkan’ın yargılanmana ilişkin hükümler kâğıt üzerinde sembolik değildir. Uygulanmış somut örnek; 1868 yılında Başkan Andrew Jackson suçlandırılmış, temsilciler meclisinde hazırlık tahkikatı yapılmış, Senato’da oylama yapılmış, (2 / 3) oy ekseriyete göre bir oy farkla Başkan Andrew Jackson beraat etmiştir.

Amerikan Anayasası Başkan’a icra ve idare kapsamında geniş bir hükümet yetkisi vermiş ve onu bu alanda adeta demokratik bir hükümdar makamına çıkartmıştır. Ancak Başkan’a kanun yapma yetkisi vermemiş olmakla onu aslan postuna bürünmüş bir kuzu haline koymuştur. Neticede Başkan anayasanın kendisine tanıdığı sınırlar içinde her şeyi yapar fakat kanun yapamaz, vatandaşların hak ve hürriyetleri üzerinden tasarruf edemez. Amerikan anayasası sınırları içinde çıkartılan kanunlara karşı başkanın sadece veto hakkı vardır. (Kaynak: Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil - Esas Teşkilat Hukuku  - Sayfa 310 -  318)

Sonuç olarak

Görülüyor ki kuvvetler ayrılığı ilkesini başarı ile uygulayan ABD’de kanun yapma yetkisi sadece kongre adı verilen meclise aittir. Başkan ise anayasanın kendisine tanıdığı yetki sınırı içinde icraat yapan sadece bir memur gibidir. Kongre adı verilen meclis, başkanın haddini aşacak taleplerine asla izin vermez. Kongre adı verilen meclis, suç işleyen bir başkanı yargılama ve mahkûm etme yetkisine sahiptir. ABD’de gerek başkan ve gerek meclis kendi yetki sınırları içinde görevlerini yaparak özgürlükçü demokratik yaşamın örneklerini vermektedir.

ABD’deki başkanlık uygulamasının Türkiye şartlarına uygun olup olmadığının halk tarafından bilinmesi kaçınılmazdır.

HALK OLARAK KENDİ KENDİMİZE SORULAR SORALIM VE CEVAPLARINI ARAYALIM

-  ABD örneğinin aksine, Türkiye ‘de başkan’ın meclis tarafından çıkartılacak kanunlara müdahalesi karşısında meclisin pasif kalması takdirinde, başkanlık sisteminin Türkiye de demokrasi örneği olarak sürdürülmesi mümkün olur mu?    

-   Gelecek seçimlerde liste dışı kalma korkusu içindeki milletvekillerinin başkanın yetkisini aşan talepleri karşısında direnmeleri mümkün olur mu? 

-  (Ben kuvvetler ayrılığı ilkesini kabul etmiyorum) diyen bir başkan adayının ilerde başkan seçilmesi takdirinde halkın özgürlük içinde yaşaması mümkün olur mu?    

-  ABD uygulamasında başkanın suç işlemesi takdirinde, başkanın meclis tarafından yargıya teslim edildiği bilinmektedir. Aynı durum Türkiye de olursa, meclisin görevini yerine getirme cesareti içinde olacağına inanabiliyor musunuz?

-  ABD Başkanlık sisteminde başkanın meclis toplantısına katılması halinde bir gazeteci gibi sadece dinleyici konumunda olduğu bilinmektedir. ABD örneğinin Türkiye’de aynen uygulanacağına inanabiliyor musunuz?   

-   Amerika Başkanlık sisteminde kongre adı verilen meclisin dış siyasette son karar makamı olduğu ve başkanın meclisin kararı doğrultusunda hareket ettiği bilinmektedir. Türkiye şartlarında ise başkanın dış siyasette meclisin yetkisine müdahale etmeyeceğinin ve meclisin de başkanın müdahalesine direneceğinin garantisi var mıdır?

-  ABD uygulamasının aksine Türkiye’de yasama, yürütme ve yargı yetkilerinin tümünün başkan’da toplanması ve adaletin kaderinin sadece başkanın iki dudağı arasında olması takdirinde, halkın özgürlükçü yaşamının var olması mümkün olur mu?

Yukarda ki sorulara ‘evet’ cevabını veriyorsanız, Türkiye’de Başkanlık Sistemi yürüyebilir.  ‘Hayır’ cevabını veriyorsanız, hakka, adalete ve özgürlükçü güven içinde yaşamaya elveda diyebilirsiniz.

Yazarın Yazıları