A. Raif ÖZTÜRK
  • 01/01/1970 Son günceleme: 01/01/2012 23:11
  • 11.804

Okuyacağınız bu olay hayâl değil, senaryo değil, kurgu değil, roman hiç değildir.

Bizzât yakınımda gerçekleşen bu çok ilginç olayın kahramanı, 25-26 yaşlarında, Serpil adında genç ve güzel bir kız... 

Konu ise şu soru: "İslâm'da kadınlara, niçin erkeklerden daha disiplinli giyinmesi emrediliyor?" (Bknz. 24. Sûre, 31. Âyet ve 33. S.,59. A.)

Benim de dikkatimi çeken bu sorunun çok ilginç ve mantıklı cevaplarından birini, bizzat şâhit olduğum ilginç bir olayın içinde, net olarak bulmuştum. 
Yıllar önce arşivime attığım bu ilginç hatırayı, siz dostlarımla da paylaşmak istiyorum. 

 

Şöyle ki:

 

-Kulübümüzün bir yıllık sağlık hizmetleri için ihâle açtık. Bu kardeş de, bir hastaneyi temsîlen gelmiş. Elindeki sözleşmeyi bana 25-30 dakikada okudu. Bitirince de: 
-Başkanım, 30 dakikadır yüzüme bile bakmıyorsunuz!... Sağa-sola bakarak cevap verip geçiştiriyorsunuz... Niçin?... ..dedi. Ben de, çok sıkılmıştım: 
-Kardeşim, çok özür dilerim ama, öyle dekolte bir kıyafetiyle gelmişsiniz ki... Gözlerimi günahtan korumak için bakmıyorum. Bakamıyorum!... Yüce Rabbimin biz erkeklere emri bu!... Dediğimde; alık-alık yüzüme bakarak, “..Çok ilginç” diyebildi. Ben devam ettim.

 

Soru çok ciddî, itham edici ve aşağılayıcı olduğu için, devam etmeye mecbur kaldım: 
-Elektrikten anlıyor musun kardeşim?... 
-Evet başkanım, babam elektrikçi idi... 
-Çok güzel... Bana söyler misin, şu prizde kaç kablo var?... 
-2 ana kablo var. Bir de sarı-yeşil izoleli topraklama kablosu var... Ama benim sorumla ne alaka? 
-Devam ediniz kardeşim! Gerçekten elektrikten anlıyormuşsunuz…
-İki ana kablolardan biri elektrik yüklü "FAZ, diğeri ise "NÖTR... "Elektrik yüklü olan mutlaka izoleli olmalıdır, yani birkaç mm.'lik kısmı bile "ÇIPLAK" olmamalıdır...
 
-Peki, niçin öyle olmalı?... Bunu da bilirsen BRAVVO sana…
-Çünkü; nötre yakın olduğu yerlerde elektron atlaması olacağından, ısınma başlar fark edilip tedbir alınmaz ise yangın çıkarır. Veya sigortaları attırır!... 
-Bravvo kardeşim, işte kendi sorunuzun cevabını kendiniz verdiniz!... 
-Nasıl yâni başkanım?... 
-Evet kardeşim, Allah c.c. kadın ve erkeği hukûk ve adalette EŞİT yaratmış, fakat görev bölümü ve hayatı paylaşımda, farklı fıtratlarda yaratmıştır. Yani kabaca özetlersek erkek, aileyi koruma, ailenin erzak, giyim ve tüm sosyal ihtiyaçları temini için, daha güçlü yani dış işlerine daha uygun fıtratta yaratılmış. Kadını da ailenin iç hizmetleri, doğum-bakım, çocuk terbiyesi, 'insan yetiştirme öğretmeni’ olarak iç işlerine uygun ve zarif yaratmıştır. Zorunlu hallerde görev paslaşmaları olabilir... Kadına verilen zariflik, nahiflik, lâtiflik, güzellik, aynen elektrik gibi "çekicilik & câzibe" fıtratı, bir ailenin katalizörüdür, bağlayıcı artı'lardır. Kadındaki bütün bu artı farklılıklar, huzûr ve mutluluk için, ailenin erkeğine (eşine) tahsis edilmiş. Yani erkeğe aittir. Başkalarının bakması ve ilgilenmesi, kıskançlık sebebi ve içten-içe huzursuzluk, şüphe, tartışma kaynağıdır. 
Televizyonlarda her gün bu konuda işlenen tecâvüzler, boşanmalar ve cinayetler, bu tezimin doğruluğunu ispat etmektedir... İslamiyet ise sosyal huzûrun tesisi için, (âdetâ koruyucu hekimlik gibi,) ön tedbirler vâzetmektedir. İşte, örtünmek de'... ..derken, o kız sözümü kesti: 
-..Evet başkanım, gerçekten anladım... Çok çok teşekkür ederim... Dedi.
-Kardeşim, sorunuzun sadece bir yönüne kısaca temas ettik... Aile boyutundan başka, güvence boyutu, zarâfet boyutu, sosyal boyutu, kulluk boyutu, imtihan boyutu, özellikle yaratıcıya itâat boyutu ve benim de şu anda hatırlayamadığım birçok boyutları daha var!... Ben bunları söylerken ayağa kalktı ve devam etti:
-Başkanım, bir daha sizinle karşılaştığımızda, beni karşınızda "BAMBAŞKA bir Serpil"olarak göreceksiniz. Bugünden sonra da hastanem ile ilişkilerimi, bu çizdiğiniz şablona göre yeniden değerlendireceğim!... ..dedi ve gözleri dolu dolu oldu, azâmi saygı göstererek ayrıldı... 

 
Faruk Başkan ile görüşmemizi tamamlayınca ben de ayrıldım, fakat birkaç gün hep bu olayı düşündüm-durdum...

-Acaba, Serpil gerçekleri anlamış mı idi?... 
Merakımı gidermek için, başkana 3-4 gün sonra telefon açtım.

Selam-kelam, hal-hatırdan sonra: 
-Serpil ile ilgili bir gelişme var mı? ..dedim. 
-Evet... dedi başkan sevinçli ve canlı bir şekilde. Ve devam etti: 
-Bir gün sonraki randevuya gelmeyince şirketini aradım. O gün buradan gidince imzaladığım dosyaları teslim etmiş... 30 Dakika kadar masasında bir şeyler yazarak, o kâğıdı müdürünün masasına bırakmış, bazı arkadaşları ile kucaklaşarak ayrılmış... 
-Peki başkanım, müdürünün masasına bıraktığı kâğıtta ne yazılı imiş?... 
diye sordum. 
Cevap çok ilginçti: 
-Bundan sonraki çalışma hayâtımı, "BAŞÖRTÜLÜ OLARAK SÜRDÜRME" teklifimi kabul etmeyeceğinizi bildiğim için, istifâ ediyorum...

Yazarın Yazıları