Av. Ferda KAZANCIBAŞI
  • 01/01/1970 Son günceleme: 14/02/2013 23:11
  • 20.102

Yıl 1997, günlerden 29 Eylül Pazartesi. Paşabahçe Meydanı’ndaki parkta ayakkabımı boyatıyorum. Sohbetimiz esnasında konu döndü dolaştı demokrasiye geldi.

             Bana hitaben,

         - (Bey bey, bize demokrasi yaramaz. Önce demokrasi eğitimi görülmeli sonra uygulamaya geçilmeli) dedi.
             Nasıl? Diye sordum.
          - (Direksiyon eğitimi görmeden aracı sürersen duvara toslarsın. Önce direksiyon eğitimini görmeli sonra arabanın üstüne çıkmalıdır) dedi.  
              Yani nasıl? Dedim.
–     (Devletin tepesinde herkes kendi işini yapmalı, kimse kimsenin işine karışmamalı.
Millet olarak önce bunu öğrenmeli, sonra demokrasi gelmeli idi) demez mi?
              Adını sordum? (Alaaddin) dedi. Soyadın? (Dede). Memleket? (Artvin) cevabını verdi. Eve döndüğümde bu sohbeti derhal günlüğüme not aldım.
              Paşabahçe parkındaki ayakkabı boyacısı; Devletin tepesinde herkes kendi işini yapmalı, kimse kimsenin işine karışmamalı derken, aslında önsezi ile anlatmaya çalıştığı demokrasinin özünü oluşturan evrensel hukuktaki Kuvvetler Ayrılığı İlkesi’nikastetmek istiyordu.
              Uluslararası evrensel anayasa hukukuna bakıldığında (Kuvvetler Ayrılığı İlkesi) demokrasinin çekirdeğini oluşturmaktadır. Kuvvetler Ayrılığı İlkesi’nin yer almadığı anayasal düzenlemelerde, demokrasi kavramının içi boşalmış demektir. Sadece kağıt üzerinde sözcük olmaktan ibaret kalır. Toplum ise demokrasi ile yönetildiğinin kanısındadır. Aslında demokrasi yoktur. Halk olarak içimizden biri olan ayakkabı boyacısı bu noktayı sezmiş ve ifade etmeye çalışmıştır.
 
Demokrasinin özü Kuvvetler Ayrılığı İlkesi
 
             Anayasa değişikliğinin gündeme geldiği ve buna bağlı olarak Kuvvetler Ayrılığı kavramından sık sık söz edildiği bir süreç içindeyiz. Bu süreçte Kuvvetler Ayrılığı İlkesi’nin toplum katlarında yaygın olarak bilinir olmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Aksi halde Anayasa Taslağı’nın demokratik özü içerip içermediğinin halk tarafından ayırt edilmesi mümkün olmayacak ve halk oylamasında yanılgıya düşecektir. Şimdiki durumda zihinlerde berraklığa kavuşmadan, Kuvvetler Ayrılığı kavramı şahsa göre farklı yönlere çekilme tehlikesi ile karşı karşıyadır. İçinde bulunduğumuz anayasa değişikliği gibi önemli bir süreç esnasında gerçek demokrasinin özü ve vazgeçilmezi olan Kuvvetler Ayrılığı İlkesi’nin ne olduğunun veya ne olmadığının anlaşılmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Bu doğrultuda en isabetli kaynak bilim adamlarının ışık tutucu açıklamaları olacaktır.
            Sevgili okurlarım; Demokrasinin özü olan Kuvvetler Ayrılığı İlkesi konusunda sizlere İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku dalında Ordinaryüs Prof. Dr. Ali Fuat Başgil hocamızın 1960 baskılı Türkiye Siyasi Rejimi ve Anayasa ilkeleri kitabının 279 – 311 sayfalarındaki açıklamalarını sunuyorum;        
                           
Kuvvetler Ayrılığı İlkesi ve modern anayasalar
 
          18’nci yüzyılın başlarında Fransız düşünürü Montesquieu, devlet organları arasındaki (Yasama), (Yürütme) ve (Yargı) üçlüsünün aynı elde toplanmasındaki ve dengesiz güç kullanılmasındaki demokrasiyi tehdit eden tehlikeyi görüyor, Buna karşılık İngiltere devlet yapısındaki uyumdan esinlenerek (Yasama), (Yürütme) ve (Yargı) organları arasındaki ilişkilerde Gücün güç ile frenlenmesi ve bu sayede güçler arasında dengesağlanmasındaki faydayı görüyor. Bu doğrultuda yasama, yürütme ve yargı olmak üzere her bir gücün diğerine müdahale etmeden kendi işlevleri içinde özgürce varlık göstermelerinin demokrasinin güvencesi olduğunu tespit ediyor.
           Bu suretle Fransız düşünürü Montesquieu’nun İngiltere parlamentosundan esinlendiğiKuvvetler Ayrılığı İlkesi dünya siyaset hayatına giriyor, Fransızlar üzerinde geniş yankılar uyandırıyor ve 26.08.1789 tarihli İnsan ve Vatandaş Hakları Beyannamesi’nde yer alıyor, 1787 tarihli Amerikan Anayasası’nın en derin ilham kaynağı oluyor ve bunu takiben medeni dünyanın modern anayasalarının en başında yer alıyor. 
 
         Bize gelince, Kuvvetler Ayrılığı İlkesi 18.10.1982 kabul tarih ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın başlangıç bölümü’nün dördüncü bendinde yer almaktadır. Bu suretle gerçek demokrasinin kaderi, bu güne kadar gelmiş iktidarların uygulamalarındaki iyi niyetleri ile sınırlı bırakılmamış, bundan sonrası için temelini Kuvvetler Ayrılığı İlkesi’nden alan 1982 Anayasası ile teminat altına alınmıştır.
 
Günümüzdeki anayasa değişikliği gündemine gelince
 
            Yapılacak anayasa değişikliği taslağı mutlak kamuoyunun bilgi ve onaylarına sunulacaktır.
Önümüzdeki yakın süreçte halk olarak hepimize düşen görev; Anayasa değişikliği taslağını inceleyip özündeki Kuvvetler Ayrılığı İlkesi’nin zedelenmeye uğrayıp uğramadığına, özünü koruyup korumadığına bakmaktır. Kuvvetler Ayrılığı Kavramı’nın toplum katlarında yaygın olarak bilinir hale kavuşmuş olması, anayasa değişikliği taslağının halk tarafından sağlıklı olarak incelenmesini ve ona göre kanaat sahibi olunmasını mümkün kılacaktır.
           Kamuoyuna önceden sunulan anayasa değişikliği taslağının toplum tarafından incelenmesi sonucunda; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ne kadar değişikliğe uğramış olursa olsun, demokrasinin temeli olan Kuvvetler Ayrılığı İlkesi’nin zedelenmeden varlığını koruduğunun anlaşılması takdirinde, anayasa değişikliğinden hiç bir surette endişelenmeye gerek olmadığı anlaşılacaktır. Eğer yasama yürütme ve yargı kurumları arasındaki güç dengesinin bozulduğu ve her üç gücün tek bir elde toplanması ve kontrolsüz kullanılması gibi demokrasiyi sonlandıracak vahim bir durum ile karşı karşıya kalınacağının anlaşılması takdirinde, halk bu durumu fark edecek ve oyunu ona göre kullanmak imkanına sahip olacaktır. Tüm bu sebeplerle Kuvvetler Ayrılığı İlkesi’nin halk tarafından şimdiden bilinir hale kavuşmasında mutlak isabet olacaktır.  
 
Sonuç olarak anayasa oylamasında;
Halk kendi kaderini halk olarak gene kendisi belirlemelidir.
 
         Yukarda ki açıklamaları siz değerli okurlarımıza aktarılmasında esin kaynağı olan ve tanıştığımızdan birkaç yıl sonra Paşabahçe esnafından vefat haberini aldığım ayakkabı boyacısı Alaaddin Dede’yi ve bilimsel yönü ile Kuvvetler Ayrılığı İlkesi’nde bizlere ışık tutan hocamız Ali Fuat Başgil’i rahmetle anıyorum.
Yazarın Yazıları