Ekrem TUNCER
  • 01/01/1970 Son günceleme: 15/03/2013 23:11
  • 19.630

Geçtiğimiz günlerde AK Parti Beykoz İlçe Teşkilatı'nın organizesiyle, eski Has Partili bir grup AK Parti saflarına katıldı.

Bakıyorum da bu konuyla ilgili yerel gazetelerin yaptığı haberlerin altında Saadet Partili arkadaşların yorumları daha fazla dikkat çekici bir durum arz ediyor.

 
AK Parti'ye katılanlara; “hidayetleri karardı, yoldan çıktıklar" gibi ifadelerle zilzurna saldırıya geçmiş durumdalar. Haklarını helal etmeyeceklerinden bahsederek; sonlandırılan yorumlar gerçekten üzücü bir hal almış durumda. Yahu sadece sizin mi hakkınız var? Yeni "AK Partililerin" sizin üzerinizde hiç hakları yok mu? Gerçi onlar "Münafık" oldukları için hak iddia edemezler...
 
Tabii bu yakışıksız durumun tek sorumlusu Saadet Partililer değil. AK Parti'ye katılan değerli zevatın; bundan önceki Saadet Partisi'ndeki dava tanımlamaları ve AK Parti'ye dönük söylemleri de bu hususta hakarete varan eleştirilere maruz kalmalarına sebeptir. "Nasıl muamele ederseniz öylesiyle muamele olunursunuz" penceresinden baktığımızda "yeni AK Partililerin" kızmamalarını tavsiye ederim.
 
Ben Saadet Partili dostlarımın yerinde olsaydım; "2009 Yerel Seçimlerinde, bir liraya tapu dağıtılmasını savunuyordunuz, ne oldu? AK Parti 2B hak sahiplerine bir liraya tapu veriyor da biz mi bilmiyoruz? "gibi sorular sorardım.
 
Veya şu sözleri hatırlatıp; "bundan yaklaşık beş yıl önce bir programda yapılan kültür çalışmaları için oksijen çadırında solunum güçlüğünden komaya girmiş bir hastaya acılı kebap ısmarlamaya çalışıyorlar demiştim ve o sözlerim Dost Beykoz’da manşet olmuştu. Bu gün baktığımızda İlçe Belediyesi, İBB, Merkezi Hükümet ve hatta Cumhurbaşkanlığı’na varıncaya kadar hepsi aynı partiden ve inanılmaz vaatlerle seçime asılmış ve kazanmışlar ama geldiğimiz noktada bütün sorunlar başta 2-B olmak üzere ortada dururken Soğuksu Meydanı’na Saat Kulesi koyuyorlar. Kendimi hakikaten aldatılmış hissediyorum. İşte bu komadaki hastaya acılı kebap yedirmeye çalışmaktır” gelin komadaki hastaya acılı kebap yedirmekle uğraşmayın derdim.
 
Gelelim Saadet Partisi'nin içerisindeki sapkın, radikal ve sanal mücahitlere; Cennet ve Cehenneme ait karar verme yetkisi size kalmış değildir. Özünde "Hak" bir davanın savunucuları, "Peygamberi" bir siyasetin temsilcileri olan sizler (!) üsluplarınıza, söylemlerinize, iddialarınıza, yaşantınıza vs. daha fazla dikkat etmeniz gerekmektedir. Yeni AK Partililere; Saadet'ten ayrılıp Has Parti'yi kurdukları zaman, göstermiş olduğunuz tepkiyi bu tercihlerinde de ortaya koymanız hiç tutarlı durmuyor. Zaten Has Parti'yi kurarak size göre yoldan çıkmış ve diğerleri sınıfına girmiş olanların sıra değiştirmelerinin ne önemi olabilir ki?
 
Sizin siyasetinizin dışında kalanların bütününün; namazlarını, oruçlarını, zekâtlarını, İslami hayat tarzlarını çöpe atıp çapsız çapsız konuşarak kendinizi gülünç duruma düşürmeyin. Kendi aile yaşantınızı, ticari hayatınızı, hal ve hareketlerinizi tamamen gayri İslami şekilde yaşayarak veya yaşamak zorunda kalarak(!), toplumu ifsat eden zina, alkol gibi bilumum çirkinlikleri terk noktasında nefsinizin esiri olarak, sizler cennetin dibindesiniz. Ama beş vakit namazını kılan, aile hayatında İslami kuralları tam uygulayan, ticaretini düzgün yapan vs. kişiler cehennemin eşiğinde olacak.
 
AK Parti'nin çokça yanlış icraatları var. Doğrusu; bunları bilgiye dayalı olarak eleştirmek, kişilerin tutarsızlıklarını belgeleriyle ortaya koyarak uyarmaktır. Ve daha önemlisi herkes; yaşına, emeğine, duruşuna, kendi yaptıklarına bakarak söz söylemeli. Özel hayatında faizin dibine kadar bulaşıp; "ben faizsiz sistemi kuracağım" demekle veya yanında çalışanları asgari ücrete mahkûm edip; "biz bu asgari ücreti artıracağız" diye bağırmakla ya da emrinin altındakilere her türlü hakareti kendine hak sayıp; "garson devletten" dem vurmakla bu işler olmaz. İnsan kendisine nizam vermeden nasıl dünyaya yön verebilir ki? Hz. Ali ne kadar güzel söylemiş; "Ayıbın en büyüğü, ona benzer bir ayıp sende de varken; başkasını ayıplamandır."
 
Sizden olmayanlara taktığınız kulplara ne demeli? Örnek aldığınız siyasetin neresinde var? Kur'an-ı Kerim'de bakın ALLAH ne buyuruyor; "Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin) belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi 'olmadık-kötü lakaplarla' çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tövbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir." (Hucurat Suresi, 11)
 
Erbakan Fetişizmi!
 
Şimdilerde yeni bir hastalık daha türemiş. Geçtiğimiz haftalarda Milli Gazete'nin sürmanşetinde bir haber okurken gözüme takıldı. Erbakan Hocamızın resmini maske yaparak bir salon dolusu insan suratına geçirmiş ve "Binlerce Erbakan" var diyerek kendi kendilerini tatmin ediyorlar. Yahu arkadaşlar kafayı mı yediniz? Biz yıllarca Atatürk'ün putlaştırılmasına karşı çıkmadık mı? Ne oldunuz da kendinize, Erbakan Hocamızdan put icat etmeye çalışıyorsunuz. Gidin ehlisünnet bir hoca efendiye, sorun bakalım ne diyecek? Başkalarını Erbakan Hocamızın kemiklerini sızlatmakla suçlayana kadar kendi yaptıklarınızla ne tür bir vebale girdiğinizi fark edin lütfen.
 
Bu tarz hastalığın bir başka versiyonuda Erbakan Hocamızın ağzıyla konuşmak... Onun gibi maneviyatınızı tamam ettiniz mi? Bedel ödediniz mi? Her türlü zorluğa rağmen yaşantınızdan taviz vermeyerek, dünyaya meyletmeden, mücadele mi ettiniz de ahkâm keserken Erbakan Hocamızla yarışıyorsunuz.
 
İki gün sıkışınca, üçüncü gün soluğu eleştirdiğiniz faiz sisteminin kucağı olan bankalarda alacaksınız. Düğünlerinizi vur patlasın çal oynasın havasında yapacaksınız. Namazlarınızı vakit buldukça kılacaksınız. Ben "cihat" yapıyorum diyerek hop cennete gireceksiniz. Cihadı önce nefsinle yapacaksın, sonra insanları iyinin, doğrunun ve güzelin hâkim olmasına davet edeceksin. Erbakan Hocamız; "Namazsız Cihat olmaz" derken kimleri kastetmişti? Biraz düşünün bakalım. Onu bile kendi dar dimağlarınıza hapsetmeye çalışıyorsunuz. Hocamızın anıldığı Saadet Partisi meclislerinin dışındaki toplulukları "Erbakan" isminden oy devşirmekle suçlayacak kadar aşağılaşıyorsunuz. Hocamız sağlığındayken ne kadar oy aldı ki mevtasıyla oy toplanabilinsin.
 
Kendinizi kaybettiğinizin farkına varın!
"Nice az topluluklar daha fazla topluluklara Allahın izniyle galip gelmiştir. Allah sabredenlerle beraberdir." (Bakara-249) ...
 
Ayetindeki az toplulukların kendiniz olduğunu özümseyecek kadar enaniyetiniz zirve yapmış durumda. O az topluluklar ki içlerinde gıybete, iftiraya, yalana yer vermemiş, abdestsiz adım dahi atmamış, Sünne-ti Seniyye de zirve olmuş, gece namazlarına kadar ibadetlerini tam yapmış salih kimselerden oluşmaktadır. Ve galibiyeti önce kendi nefislerinde elde etmişlerdir. Siz nasıl oluyor da ALLAH'IN haram kıldığı müziklerle parti çalışması yaparak "cihat yapıyoruz" gibi safsatalara kendinizi kaptırıp; ayetleri işinize geldiği gibi yorumluyorsunuz?
ALLAH sizleri hayırlısıyla ıslah etsin...
Yazarın Yazıları