Sinan KAVRAKOĞLU
  • 26/08/2015 Son günceleme: 27/08/2015 23:46
  • 4.559

Ne hikmetse son günlerde bazı tipler AK Parti’li olduğumuzu yeni keşfetmişler.

Öyle ki suyun kaldırma kuvvetini bulan Arşimed gibi “Eureka! Bunlar tarafsız filan değil! Resmen AKP’li” demeye başlamışlar. Evet, itiraf ediyorum ki AK Partiliyim…

Hepsini anladım da yılların muhalifi Erdal Öztürk’ün Kader Gür’ün AK Parti Danışma Meclisi Toplantısı’nda yaptığı konuşmaya atfen;  “bizler farklı bilirken o kendisini deşifre etti” cümleleriyle biten sözleri boşlukta asılı durmaya devam ediyor! 2001’de doğan AK Parti’nin Beykoz İlçe Teşkilat kurucuları arasında yer alan 7 numaralı kurucu üye Kader Gür’den bahsediyoruz! Pes!

Yıllarca aramızda her türlü siyasi özelini bildiğimiz Erdal Öztürk’ün bunu yeni keşfetmiş gibi davranması bizleri şaşırtmıştır. Sonuç itibariyle, kuruluşundan bu yana AK Partili olduğumuz ve hiçbir yere yalpalamadan bu duruşumuzu değiştirmediğimiz halde; bazılarının bunu yeni keşfetmiş gibi davranmasını manidar ama siyaseten salakça buluyorum!

Beykoz kamuoyu günlerdir Kader Gür’ün AK Partili olmasının şokunu(!) yaşarken büyük balığı kaçırıyor. Bu balık tabi ki 2004’ten beri CHP Meclis Üyesi olan Erdal Öztürk.

Emin olun Öztürk’ün AK Partili oluşu AK Partili olan benim için değil, onu CHP’li zanneden CHP’li dostlar için büyük bir hayal kırıklığı olmuştur. Tam da Öztürk’ün makalesinde Kader Gür’ü kastederek sarf ettiği cümlelerle açıklamak gerekirse; “Bizler farklı bilirken o kendisini deşifre etti.”  Yani yazısındaki “hayal kırıklığı” kısmı doğru ama oraya yerleştirilecek özne kısmında Öztürk aynaya bir baksaydı sanırım çok fazla arayışa girmezdi. 

Sonuçta Erdal Öztürk AK Parti için çok büyük bir kazanımdır! Düşünsenize AK Parti’ye kazandıracağı binlerce oy, saygınlık ve derin siyasi tecrübesini kim yabana atabilir!

Neyse.

Geçelim!

Murat Miniç’in Kader Gür'ün deveti üzerine Dost Beykoz’a döndüğünü sanırım çoğunuz okumuşsunuzdur. Yerel seçim sürecinde BBP’den belediye başkan adayı olarak epeyce parlamıştı. Havai fişek gibi karanlık gökyüzünü rengârenk aydınlatmış sonra da hayat normale dönmüştü.

O süreci hatırlarsınız! Adaylığından çok önce Kader her zamanki iyi niyetiyle Miniç’i kırmamış Dost Beykoz yayını olan Gazete 216’yı Miniç ve arkadaşlarına teslim etmişti. Sonrası malum!

Ama ne var biliyor musunuz?

Bu siyaset camiasına şöyle bir dönüp baktığınızda kimler kimlerle menfaat birlikteliği kurmamıştı ki... Ama biz hiç bir ilişkimizde menfaat gözetmediğimiz için Murat'la yeniden biraraya gelmek bizim için anormal birşey değildir. Üstelik Murat edebi ve beyefendiliği ile bu camiada olmayı fazlasıyla hakediyor. Sonuç itibariyle genç bir arkadaşımız ve önünde kat edecek hayli mesafesi var. Destek olmak lazım…

Benim bir huyum vardır; söz konusu kendim olduğum zaman yapılan haksızlıklara çetele tutmam, kolayca unuturum. Ama sevdiklerim, inandıklarım ve mukaddes saydıklarım mevzu bahis olduğunda yapılanları unutamam.

Beykoz Vakfı Başkanı Şaban Tören’le geçmişte yaptığım kavgada da bu vardır, MHP ile Ülkü Ocakları ile yaşadığımız ciddi sorunlarda da bu vardır. CHP’li Hızır Yılmaz’la ve yakınındaki birçok isimle yaptığımız sayısını unuttuğumuz kavgalarda da bu vardır –kaldı ki Hızır Yılmaz aynı köyden neredeyse kapı komşumuzdur!-. Ümraniyeli tetikçi Ali Rıza Yıldız’ın uzunca bir süre Beykoz’u belli kişilerle dizayn etmeye çalışması ve bunun için kullandığı sinsi ve ahlaksız yöntemleri gördüğümde de gözümü kırpmadım. Ama ne zaman belediyede bu ahlaksız yayının gazetelerinin dağıtıldığını gördüysem de içim hep cız etmiştir. Fakat yine bir huyum vardır, “sen doğru olduğuna inandığın şeyi yap. Halim olan Allah biliyor ya hû!”

Son olarak;

Önümüzde çok zorlu bir yeniden seçim süreci var. 80 yıldır ülkeyi bizim zannediyorduk. 2002’de bir adam çıktı ve onun sayesinde 13 yıldır bu ülke bizimmiş gibi davrandık. Sonucu ortada! Gezi Ayaklanmasıyla başladılar ve durmaya hiç niyetleri yok! İçeride, dışarıda bütün maskeler düştü, düşüyor.

AK Parti’nin 2002 ruhunu yeniden tesis edebilmesi için erdemliler hareketi olarak başlayan bu yürüyüşün itibarını zedeleyen, insanlara tepeden bakıp incitenlerin tasfiye edilmesi elzemdir. Zira hiç kimse AK Parti’nin en çok eleştiri aldığı konuların başında hareketin itibarını zedeleyen siyasetçiler olduğu gerçeğini inkâr edemez… 

Şunu unutmayın ki bu ülkenin insanına yapılan “dağdaki çoban, göbeğini kaşıyan adam ve bidon kafalı” gibi aşağılık yakıştırmalara karşı giderek büyüyen bir toplumsal hareketti.

Bu ülkenin gerçek sahiplerinin dağdaki çobanlar olduğunu unutanların erdemliler hareketinin içinde yeri olamaz. Onların yeri, bu ülkenin gerçek sahiplerine, “Ulan öküz Anadolulu sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek. İkincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek!” diyen aşağılıkların yanıdır!

Vesselam…

Yazarın Yazıları