Çetin ÜNLÜ
  • 26/07/2016 Son günceleme: 26/07/2016 14:09
  • 4.581

Ben eşim ve en ufak oğlum Çınar’ı yanıma alarak bayram tatili ve yıllık iznimi kullanmak üzere Çanakkale / Biga’daki yazlığıma gitmiştim.

Hayat, tabiri caiz ise, bana eşim ve oğluma güzeldi. Taaki, 15 Temmuz gecesi saat 23-00 a kadar. Yazlık da, komşularım oturmaya gelmişti. İki lafın belini kırıyorduk adeta. Birden kısık sesle çalışan televizyon kanallarının birinde alt yazı geçiyordu. Türk Silahlı Kuvvetleri’nden bir kısım üst düzey komutan, er ve erbaş darbe girişiminde bulunuyorlar yazısını okuyunca, ‘ne oluyoruz ulan bu bir şakamı’ dedim ve akabinde devlet televizyonu olan TRT kanalını açtım.

Spiker; TSK yani ordu bu saatten itibaren mevcut yönetime el koymuştur diye bildiri okurken, Allahım sen bu vatan hainlerine, babaları belli olmayan bu güruha, fırsat verme dediğimi hatırlıyorum.

Sonrasında İstanbul’daki aile fertleri ve dostlarımla telefonla temasa geçtim. İki tane köprünün FETÖ’nün direktifiyle, neydiği belirsiz sütü bozuklar tarafından işgal edildiğini, köprüyü açmaya gelen masum vatandaşlarımızın üstüne keskin nişancı tarafından ateş edildiğini, şehitlerin olduğunu, Çengelköy karakoluna ve esnafların üzerlerine kuleli askeri okul öğrencileri tarafından ateş açıldığını, İstanbul semalarında jet uçaklarının alçak uçuş yaptıklarını duyunca, aklımda seksen ihtilalı canlandı.

Zira bu darbe girişiminin seksen ihtilalı konjonktürünle pek örtüşmediğinin farkına saatler sonra vardım. Seksen ihtilalı sağ kesim, sol kesim çatışmalarıyla gündeme oturmuştu. Genç neslin kendi aralarındaki sürtüşmeleri sokaklarda, meydanlarda yankı buluyordu. Lakin an itibarıyla FETÖ Terör Örgütü’nün bize yaşattığı darbe girişimi, doğrudan doğruya milletimize ve ülkenin refahına yönelik bir eylemdir.

Hani halk arasında yeri geldiği zaman örneklendirmek adına söylenen bir cümledir: Ben kadının o…sun’dan korkmam, erkeğin o…sun’dan korktuğum kadar. Dolayısıyla FETÖ’ nün bizzat kendisini, bu kavram içinde değerlendirebiliriz.

Sevgili okurlar; aklımızdan hiç silinmeyecek o gecede, kendimce önemine dem vurmak istediğim, çok üzüntü duyduğum bir unsurda; Büyük oğlumun an itibarıyla vatani görevini yaptığını yani asker olduğu, aklımdan çıkmış, unutmuş olmamdır. Eşim oğlumuzu arayalım kendisinde, arkadaşlarında ve askerlik yaptığı birlikte bir sıkıntı olup olmadığına dair haber alalım demese, belki saatler sonra aklıma gelecekti, oğlumun asker olduğu.

Ne garip bir hali ruhiye içine düşmüşüm değil mi, sevgili dostlar?

Benim o andaki psikolojim vatan odaklı olduğundan,  çocuklarımı bile ikinci planda bırakmışım. Hani derler ya; Vatan söz konusu olunca gerisi teferruattır…

Dolayısıyla bu engebeli süreçten sonra, saat 24-00 gösterdiğinde arayabildim peygamber ocağındaki yiğidimi. Lakin telefon konuşmasına başladığımda, oğlumun ülkemizde gerçekleşen bu müspet durumdan bi haber olduğunu anladım. Ne yazık ki!

Bana telefonda ilk söylediği söz: Baba hayırdır gecenin yarısı arıyorsun, tatbikata çıkacağımız sana malum mu oldu? Nasıl yani diye cevap verdim. Darbe girişiminden haberim yokmuş gibi… Baba;  ‘tüm Tugay’da bulunan er ve erbaşlara anons geçildi, yarım saat içinde herkes birliklerinin önünde tam teşhisat kuşanıp hazır bulunsun tatbikata gidiyoruz’ diye… Onun için, ‘rüyanda mı gördün bizim tatbikata çıkacağımızı’ dedi. Kendisine akıllı olmasını, başındaki komutanlarının verdikleri emirleri dikkatli bir şekilde analiz ederek hareket etmeleri, kafasında yanlış bir olgu oluştuğunda verilen emri umursamaması yönünde uyarıda bulundum ve Allah’a emanet ol ve olunuz diyerek, telefonu kapattım. Akabinde saat 01-00 sularıydı sanırım, negatif veya pozitif bir gelişme varmı bağlamında tekrardan, telefonla irtibata geçtim. Telefonuma cevap veren oğlum; ‘baba tüm tugay askeri tam tekmil teçhizatları ile birlikte işti maya katıldı. Sonrasında bir rütbeli gelerek gözlerimizin içine bakarak, ‘tatbikata hazır mısınız? Emirlerimizi harfiyen yerine getireceksiniz. Emirlerin yerine gelmediğini gözlemlersek veya sahadan kaçmaya çalışanlar olursa şayet a…larınızı / av… larınızı’ diye başlayan küfürler etmiş, soysuz köpek…

Ve sözüm ona soysuz it, askerlerin gözünün içine bakarak ultimaton yağdırmaya devam ederken, yapılan anonsla birlikte o soysuz rütbelinin, komutan odasına intikal etmesi hususunda kademeden çağrı yapılmış. Askerler bulundukları yerde esas duruşta beklerken ikinci bir anons kulaklarda yankı bulmuş. Anons da er ve erbaşların teçizatlarını bırakabileceği aynı zamanda da tatbikatın ertelendiği yönünde duyuru yapılmış.

Dolayısıyla o yapılan ikinci anonsun anlamı; Kahraman milletimiz, Cumhurbaşkanımızın televizyon kanallarında halkımızın sokaklara inmesi doğrultusunda verdiği talimatla hemen karşılığını bularak darbe girişiminde bulunan şerefsiz, mezhepsiz kişilerin kullandığı tankların önüne geçerek, namludan çıkan mermiyi adeta kafasında sektirerek, Cumhurumuzun canına hasse ten planlanan operasyonu yerine getirmek maksadıyla havalanacak olan helikopteri, belediyeye ait su tankerleri ile kıskaca alarak, havalanmasını önleyerek püskürtmüştür. Şükürler olsun…

Allah bu nezih millete, bu kara günleri, bir daha göstermesin, yaşatmasın.

Kalın sağlıcakla…

Yazarın Yazıları