A. Raif ÖZTÜRK
  • 01/01/1970 Son günceleme: 10/02/2014 23:11
  • 12.798

Birkaç aydan beri; hiç kimselerin akıllarının uçlarından bile geçirmeyecekleri kadar beklenmedik olaylar ve ihanetler karşısında

Temel, Cemal, İdris, Dursun ve birkaç arkadaşı, eski bir taka ile balık tutmaya giderler. Münasip bir yer bulup oltalarını denize salarken, Temel konuşmaya başlar.

-“Arkadaşlar, ha purasu Ermeni’lerin firar ederken kullandıkları sahildur. Pen tuymuştum ki, punlar puradan kaçarken, dalgalu tenuzde patmamak için, kıymetlu eşyalarunu denuza atmuşlar. Şimdi istermisunuz, piz paluk yerune o hazinelerden pirini bulalum? Ne tersunuz uşaklar?...”

Cemal cevap verir:

-“Aaah uşağum keşke! Pen hemen ha pu takayu yenilerum…”

İdris lafa karışır:

-“Hay ağzun pal yesun, pen de hemen evlenurum dâ!!!”

Dursun itiraz eder:

-“Ha uşaklar n’oliyusunuz? Piz adam teğilmiyuk? Ha puraya sekiz kişiyiz, ha bu arkataşlarun kafalaru kelmu? Pize de pir hisse yok midur?”

Derken, hazine hissedarları çoğalınca, hak sahiplerine paylar azalacağı için kavga iyice kızışır. Temel hiddetli bir şekilde bağırır:

-“Ha uşaklar, pu kün ha puraya paluk tutma fikrunu pen vermiştum. Onun içun hazinenun yarusu penum hakkumdur!!!”  Cemal itiraz eder:

-“Hadi canum sende, ha pu taga penumdur, hazinenun yarusu penum hakkumdur!!!”  İdris daha çok kükrer:

-“Ha pu sahile gelmek penum fikrim idi, sizu hazinenun tam üstüne pen keturdum. Hazinenun yarusu penumdur!!!”

Dursun ve diğerleri de bu menfaatten hisse kapmak için itiraz edince, korkunç bir kavgaya tutuşurlar. Birçoğu kan-revan içinde ve üst-baş yırtılmış vaziyette sahile çıkıp şehre varırlar. İlk işleri hastanede tedavi görüp, karakola gitmek olur. Şikâyetleri üzerine, oradan da âcilen mahkemeye sevk edilirler ve nöbetçi hâkimin karşısına çıkarılırlar. Hâkim bey yoklamadan sonra şikâyetlerini sorar ve Temel olanları bir-bir anlatır.

Bunun üzerine hâkim tekrar sorar:

“-Böylesine canciğer arkadaşları, bu kadar yaralayacak, hastanelere ve mahkemeye kadar, birbirine düşüren o kıymetli hazineyi, ben de çok merak ettim. Şimdi nerede o hazine?...”

Hep bir ağızdan cevap verirler:

“-Hazine-mazine yok hâkim bey, piz FARZ EDELUM temuştuk…”

Evet, dostlar, acaba bu fıkradan bizler ne hisse çıkardık? Bütün mesele burada. Ben ilk aklıma gelenleri arz edeyim, sizler daha anlamlı hisseleri eklersiniz…

Yazarın Yazıları