15 Temmuz'da, kızı Rabia ile birlikte Anadoluhisarı'nda vurulan Mustafa Gülen, yaşadıklarını AA Muhabiri Gencebay Gür'e anlattı.
Emekli polis memuru olan 54 yaşındaki üç çocuk babası Mustafa Gülen, çay içmek için gittiği kahvehanede darbe girişimini televizyondan öğrendiğini belirterek, "İlk önce inanamadım. Çok şaşırmıştım. Eve gittim ve televizyondan gelişmeleri takip etmeye başladım. Başbakanımız Binali Yıldırım, canlı yayına telefonla bağlanarak 'kalkışma' açıklamasını yaptı. Bende bu sırada hava almak için dışarı çıkmaya karar verdim. Tekrar eve döndüğümde Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, açıklama yapıyordu. İnsanları meydanlara davet etti, bende hazırlandım çıkmak üzereyken kızım Rabia'da benimle gelmek istedi ve beraber yola koyulduk. Çengelköy'e gitmek istedik ama askerler Anadoluhisarı'nda yolu kestiği için gidemedik ve orada kalmaya karar verdik" diye konuştu.
'Amca biz sizin oğlunuzuz dediklerinde onları ikna edebileceğimi düşündüm'
Gülen, 23 yaşındaki üniversite mezunu kızı Rabia'yı da yanına alarak Anadoluhisarı'na geldiklerini ve tam o sırada selaların okunmaya başladığını dile getirerek, "Motordan inerek hemen bayraklarımızla birlikte askerlerin yanına gittik. 'Sizin komutanınız kim?' diye sorduğumda 'buralarda' diyerek geçiştirdiler. Emri kimden aldıklarını sorduğumda ise komutanlarından aldıklarını söylediler. Bende bu defa sinirlenerek 'bu silahları bize değil, size o emri veren komutana doğrultacaksınız' diye bağırdım. Benim bu tepkimle biraz daha çözülmeye başladılar. 'Amca biz sizin oğlunuzuz' dediklerinde onları ikna edebileceğimi düşündüm. Bir müddet askerlerle konuştum ve yolu açmamız gerektiğini söyledim. Onlarda hiç itiraz etmediler. Çıkmaz bir sokak vardı, oraya doldurdum hepsini her hangi bir terslik olmaması içinde önlerine 8-10 arkadaşımızı yerleştirdik" ifadelerini kullandı.
'Biz onların ateşine bayraklarımızla yürüdük'
Gülen, bir zaman sonra kalabalık bir asker grubunun geldiğini ve tekrar yolu kestiğini belirterek, sözlerine şöyle devam etti:
"Bir grup askerin yere doğru ateş ederek geldiklerini gördüm. Grubun önünde bir komutan, komutanın yanında da 30-35 yaşlarında sivil bir şahıs vardı. Biz onların ateşine doğru bayraklarımızla birlikte yürüdük. 'Ateşi kesin, ateş etmeyin!' şeklinde sloganlar attık. Tabi biz durmayınca komutanın yanındaki sivil şahıs hızlı adımlarla yanıma geldi, 'amca öldürtecek misin kendini?' dedi ve beni kenara doğru itti. O esnada zaten sırtımda bir acı hissettim. Ben vurulduktan sonra kızımda bacağından vuruldu. Bir adım daha attım ve bu defa ayağımda bir acı hissettim. Benim adamla konuşmam sırasında askerler artık yere değil, halka doğru ateş etmeye başladılar. Ben 'vuruldum' diye bağırınca vatandaşlar yanıma gelerek beni kenara çektiler. O sırada askerler resmen tarıyorlardı. Kızımı da korumaya çalıştım."
Daha sonra bir bayanın arabasıyla kızını ve kendisini hastaneye kaldırdığını anlatan Mustafa Gülen, şunları söyledi:
"Bir bayan geldi, 'ambulans gelene kadar vakit geçer, ben sizi hastaneye götüreyim' dedi. Beykoz Devlet Hastanesi'ne geldik fakat çok yoğunluk vardı. Film çektiler, kan aldılar ve müşahede odasına çıktık. Hastane de kimse de ilgilenmedi. Kızım Rabia kendi çabalarıyla kanı durdurmaya çalıştı. Acilde ki doktora durumu anlatmaya çalıştık. Tabi her hangi bir muayene süreci olmayınca kurşunlar çıkartılamadı. Hafta başında bir muayene olduk" dedi.
15 Temmuz Gazisi Mustafa Gülen, doktorların kurşunların vücutlarında kalmasında bir sakınca olmadığını söylediklerini, kendileri de 15 Temmuz'u sürekli hatırlayabilmek için çıkartılmasını istemediklerini belirtti.
Özel Haber / Dost Beykoz
